Ankara’nın sessiz tanıkları vardır:
Sokak aralarında unutulmuş bir sütun, gri-mor renkte sert bir duvar, yağmura direnen bir zemin.
Bu sessiz tanıklardan birisi de Başkentin doğasında var olan, Cumhuriyet’in ilk nefesini adında saklayan Ankara taşıdır… Gölbaşı andezitidir…
Bir zamanlar bu taş, yeni devletin karakteriyle özdeş sayılırdı. 1920’de açılan ilk Meclis binasının duvarlarında, Etnoğrafya Müzesi’nin merdivenlerinde, Ziraat Bankası cephesinde, Gazi Orman Çiftliği’nin yapılarında hep o vardı.
Yerliydi, dayanıklıydı, vakurdu.
O yıllarda mimarlar ve mühendisler, “taş Ankara’nın karakteridir” derken, aslında sadece bir yapı malzemesini değil, bir kimliği inşa ediyorlardı.
Ama bugün o taş, kendi toprağında kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ekonominin ağırlığı, tüfün gölgesinde kaybolan Ankara taşı…
Devamı için tıklayınız.