ABD Başkanı Trump’ın Ankara Büyükelçisi ve Suriye özel temsilcisi Tom Barrack üzerinden, “Türkiye artık ‘S-400’leri kullanmamalı ve bulundurmamalı” sözleri ile F-35 şartını gündeme getirmesi, aslında üye olduktan sonra başımızı beladan kurtaramadığımız NATO ortaklığının Türkiye’ye dayatmasından başka bir şey olmadığı bir gerçek. Bu şartın ardından Rusların yaptığı ve işleteceği Akkuyu Nükleer Santralinin kapatılması da gelir mi? Bekleyip göreceğiz.

Açıkçası, NATO üyeliği ile birlikte ekonomik sıkıntıların da Türkiye'nin başından hiçbir zaman eksilmediğini belirtelim.

Dolayısıyla ‘öldürmeyip süründüren’ ekonomi politikaları yıllardır başarı ile sürdürüldü. Bir süre iyi duruma gelindiği sanılan ekonomide, sonra ‘aynı tas aynı hamam’ misali, vatandaş yine ‘tellak’ tarafından ıslatıldı.

Kapitalist literatürde ekonomik sıkıntıların göreceli olarak ‘kısa süreli’ olması kuralı vardır. Yoksa sistemin kendisi iflas eder. Ancak, şu an içerisinde bulunduğumuz ekonomik darboğaz için, hem dar ve sabit gelirli insanlar, hem işletme sahipleri ‘ekonomik kriz çok sürdü’ ifadesini dile getirdikleri gözlerden kaçmıyor. Açıkçası kriz 2018’den bu yana nefes aldırmıyor.

Ekonomik durgunluğun süresi uzadıkça, yüksek işsizlik, düşen gelirler ve azalan ekonomik faaliyetin sonuçları da kalıcı oluyor.

Örneğin, iş kaybı ve düşen gelirler, ailelerin çocuklarının üniversite eğitimini ertelemelerine veya tamamen bırakmalarına neden olabiliyor. Nitekim oldu da! YÖK’ün CHP’li Aliye Timisi Ersever’in soru önergesine verdiği yanıtta; 2020’den bu yana 11 milyon öğrencinin eğitimini bıraktığı, 2015-2025 arasında ise 19 milyon öğrencinin üniversite eğitimini yarıda kestiği belirtildi.

Bizdeki işletmelerin bir özelliği de küçük yapılarından dolayı yatırım konusunda esnek davranabilmeleri.

Ancak uzun süren ekonomik durgunluk işletmelerin hareket kabiliyetini de vurdu. Genellikle teknolojik gelişmelerin ön saflarında hemen yer alabilen bu yapılar, kredilere ulaşmada yaşadıkları kriz ve tüketici talebindeki azalmayla birlikte, çifte baskı yaşıyorlar. Dolayısıyla da ekonomik durgunluğun süresinin daha da uzamasına fırsat veriyorlar.

Öte yandan donmuş kredi piyasaları ve düşük tüketici harcamaları da ekonomide ciddi bir sıkıntı oluşturuyor. Parasal daralma, küçük işletmelerin kurulmasını engellediği gibi, uzun vadede işgücü piyasasına olan katkıyı da düşürüyor.

Süreç sadece küçük işletmeler yönünden sıkıntı yaratmıyor ki; büyük ölçekli şirketlerin başta Ar-Ge gibi geleceğe yönelik yatırım kararlarını almalarını sağlayacak harcamaları da erteletiyor.