Türk şiirinin en çok baskı yapan kitabı 'Hasretinden Prangalar Eskittim'in ilk baskısı 1968'de, Ankara yayıncılık tarihinin efsanelerinden Bilgi Kitabevi Yayınları'nca yapılmıştır. Sonraki üstüste baskıları yapansa Cem Yayınevi. Benim kütüphanemde de, daha önce aldığım kitabı (Kaçıncı baskı bilmiyorum, usumda yok!) 12 Eylül döneminde toprağa gömdükten sonra Ankara'da bir kaldırım kitapçısından ikinci el olarak edindiğim 17. basımı (1979) var. Cem Yayınevi'nin baskı sayısı kaça ulaştı? Yaklaşık 50 civarındaydı diye anımsıyorum.
İlk basımın kırkıncı yılında (2008) ise Metis Yayınevi'nce basılmaya başlandı 'Hasretinden Prangalar Eskittim'. Bu ay Metis'teki 19. basımı yapıldı.
***
Kitabın ilk basımının tüm dünyada muhalif rüzgarların estiği, hem de alabildiğine güçlü estiği 1968'e denk gelmesi bir rastlantı değil de…
Ahmed Arif'in şiir serüveni, hemen her şairde olduğu gibi çok daha eskilere uzanıyor. Kendi belirttiğine göre, Urfa'da ortaokul öğrencisiyken başlıyor şiire. Dahası yalnızca defter arasında kalsın diye yazmak değil bu! O yıllarda başlıyor şiirini yayımlanması için dergilere yollama serüveni de…
Şair liseyi ise Afyon Lisesi'nde yatılı olarak okuyor.
Bu 'leyli okul' öyle bir 'leyli okuldur' ki, öğrenciler edebiyat öğretmenleri açısından çok şanslıdırlar… Adı Gündüz Akıncı olan öğretmen, ders kitabından çok romanlar okuturmuş öğrencilerine. Malraux'u, Max Beer'i, Dostoyevski'yi, Tolstoy'u, Gustava Flaubert'i, 'özelikle de Emile Zola'yı'… Gündüz Hoca, dersinde bu kitapları okutmakla yetinmemiş, okul yönetimine bir karar aldırtmış ki, akşamları yapılan 'gece mütalaalarında' (Bizim yatılı okulumuzda 'etüt' denirdi) öğrenciler roman okuyabilir. Yani nöbetçi öğretmen sınıfa girince, önünde ders kitabı yerine roman olabilir öğrencinin… Bunun ders çalışmıyor diye değerlendirilmesini istememiş (Biz, ders kitabının arasına koyar okurduk. Öğretmen gelince, hemen ders kitabını açıvermek için…).
Der ki şair:
'Diyeceğim liseye bir Faruk Nafiz hayranı olarak geldik, bir edebiyat hazinesine düştük.'
O lisede şiiri iyice ilerletmiştir şair. Dergilerde yayımlatmaya başlamıştır. Dahası telif alır. Babası harçlık olarak ayda beş lira gönderirken, ona on lira şiir telifi geliyordur (Günümüzün edebiyat atmosferinde hayal bile değil! Bir de bu yan var da…).
O yıllardan bir dergiyi anar:
'Seçme Şiirler Demeti'.
Kuşe kağıda basılmaktadır hem de… 'Renkli desenler, kırlangıçlar, serçeler, sarmaşıklar'la süslüdür sayfaları. 'Bir sayfasının sol başında Neyzen Tevfik, sağ başında Ahmed Arif. Ben Neyzen Tevfik'in torunu yaşındayım o zaman. Torunundan bile küçüğüm.' der o dergiyi anarken… Yıl 1943…
***
Ahmed Arif 1947 yılında üniversite eğitimi için Ankara'ya gelir.
Nerede okuyacaktır?
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin (DTCF) Felsefe Bölümü'nde…
Bu dönemde yazdığı şiirler, yayımlanmadan bile dilden dile dolaşmaya başlar işte. Dahası başına işler açar.
Gözaltına alınır, işkence görür.
Bu olayları, Nedret Gürcan'a yazdığı 21 Ocak 1956 tarihli mektubunda şöyle özetler:
'Duygunluğum başıma bela. Çoğu zaman hasta, divane eder beni. Kazık da yedim. S..tiler anamı, hem de baştan sona yalan ve tertiple… Altı ay kan işedim. Bu dünyada öldürülen, parçalanan, timsahlara, yırtıcılara atılan canlar olmuştur.'
Türkiye'de devletin şairlerine nasıl da acımasız davrandığını birçok 'acılı kuşak' şairi gibi o da yaşamıştır.
Nedret Gürcan'sa onu kitabı yayımlanmadan, henüz şiirleri kulaktan kulağa dolaşırken tanıyıp sevenlerdendir. Taşrada (Dinar) çıkardığı Şairler Yaprağı Dergisi, onları önce mektup arkadaşı kılar. Sonra da yakın dost olurlar.
Ahmed Arif Diyarbakır'dan Ankara'ya göç ettiğinde (1957) ve Rüzgarlı Sokak, gerçekten 'rüzgarlı'yken, o rüzgarın emekçileri arasına katıldığında, Nedret Gürcan onunla tanışmak için kalkıp Ankara'ya gelir. Üç gün kalır İzmir Caddesi'nin köşesindeki Barikan Oteli'nde. Ahmed Arif'in mesai sonralarını, akşamları beraber geçirirler…
Nerelerde?
Otelin barında… Ki Ankara Sanat Tiyatrosu'nun (AST) oyuncularının da uğrak yeridir orası. Gürcan, şairi onlarla tanıştırmak istese de o yanaşmaz.
Oturdukları başka yerler mi?
Piknik Restoran, Gazeteciler Cemiyeti (Piknik'in üzerindedir o zaman), Gar Gazinosu…
***
Şimdi kalkıp orlara gidesim var… İki şairin de anısını selamlamak için…
Ama yerlerinde yel bile esemiyor, neylersin?
Gar Gazinosu duruyor der gibisiniz?
Duruyor mu?
_____________________
Kaynaklar:
- Ahmed Arif / Hayatı Sanatı Şiirleri, Hazırlayanlar: Şevket Beysanoğlu - Vecihi Timuroğlu, Diyarbakır Tanıtma, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Yayınları, Birinci Basım: Ocak 1992, Ankara.
- Nedret Gürcan, 'Hasretinden prangalar eskiten Lorca yüzlü şair', Sincan İstasyonu Dergisi, Mayıs 2011, Sayı: 45.