"Kişinin kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah'ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır." Diyanet'in yayınladığı bu hutbe ülke genelinde tepkiye neden oldu ve medeni hukuka aykırı olması gerekçesi ile eleştirilerin hedefi haline geldi. Eşitlik İçin Kadın Platformu: "Hutbede açıkça kadınların eşit miras hakkına itiraz ediliyor, kadınların eşit miras hakkı yarıya indirilmek isteniyor." açıklamasıyla karşılık verirken diğer kadın hareketleri de benzer şekilde Diyanet'in bu açıklamasını kınayan bildiriler yayınladılar.
Şimdi yorum yapmadan önce şu bilgiyle başlayalım: Türkiye'de son 3 günde 7 kadın öldürüldü. Bu binlerce kadından bir tanesi olan Ceyda Yüksel, cinsel ilişkiye girmek istemediği için öldürüldü ve yargı bu davada kadının beyanını haksız tahrik edici buldu. Narin davası daha çözülmedi, Leyla'nın katilleri kim? Rabia Naz'ın babası çocuğunun katillerini arıyordu adamcağız tam 32 gündür hapiste, Rojin'in babası "Kızımın otopsisinde 2 tane ayrı erkek DNA'sı bulundu, kamuoyu ile paylaşmıyorlar." diye açıklama yapıyor. Demem o ki memleket yangın yeri ve kocaman bir kadın mezarlığına dönüştü! Aile yılı ilan edilen 2025'te kadınların %60'ı ailelerinden olan birisi tarafından katledildi. Kadınların kendilerini güvende hissedememesi yeni bir şey değil ama son yıllarda özellikle İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'nin çekilmesinin ardından kadınlar tedirgin ve kendilerini güvende hissedebilecekleri mekanizmalar kadınlara sağlanmıyor!
Bunca kötülüğün döndüğü ve kadınların sürekli hedef olduğu bir ülkede MAAŞIMDAN VERGİ ÖDEDİĞİM DEVLETİN KURUMU DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI'NA şunları bir kadın olarak söylemek isterim: Vergi almaya gelince kadınla erkek eşit, yargıda kadınla erkek eşit; tarlada toprak sürerken, erkeklerin akrabalarına hizmet ederken güçsüz değil tank gibiyiz değil mi? Öyleyse anayasaya aykırı bu sözleri kadınlar üzerinde bir güç mekanizması olarak kullanmaya yeltenmeyiniz. Bu kadar kadının katledildiği bir ülkede toplumu daha da kutuplaştıracak açıklamalar yapmaktan kaçınınız. 1 Ağustos'ta yapılan hutbeyi de unutmadık. Kadınların kılık kıyafetine sürekli dil uzatılmasından artık başörtülüsü de başı açığı da BIKTI!
Ama yılmıyoruz, bu ülkenin kadınları hiç olmadığı kadar güçlü ve birbirine kenetlenmiş durumda. Kadınlar hiç olmadığı kadar cumhuriyetine ve haklarına sahip çıkıyor ve yapılan her açıklamayı takip ediyor. Hiçbir davayı, yitirdiğimiz hiçbir kız kardeşimizi unutmadık. Halen dün gibi Şule'yi, Özgecan'ı, Masha Amini'yi unutmadık. Afganistan'da, Suriye'de, Irak'ta, İran'da hedef gösterilen, her geçen gün haklarını daha da yitiren kız kardeşlerimizi unutmadık. Belki sizler sandınız ki araya zaman girerse bizler unuturuz, ilgimizi kaybederiz. Yok, öyle olmadı. Evdeki hesabınız şükür ki çarşıya uymadı.
Şüphesiz ataerkil zihniyetin kem gözleri kadınların üzerinde ama unutulmamalıdır ki cumhuriyetin kadınları da bu zihniyetin her daim ensesindedir.