2022'de Katar'da yapılacak Dünya Kupası Avrupa elemelerinde dramatik bir galibiyet elde ederek umutlarını Kasım ayında yapılacak son karşılaşmalara kadar uzattı.

Çok değişik bir eleme grubu yaşıyoruz. G grubu oluşturan takımlar belli olunca, Hollanda ve Norveç ilk 2 için favori gösterilirken, bize buradan çıkmak konusunda pek şans tanınmıyordu.

Aslında grup maçları, Mart, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında oynanacak 4 periyota bölünmüştü. Mart ayı doğrusu bize çok uğurlu gelmişti. Grubun en iddialı ekipleri Hollanda'yı evimizde 4-2 yenip, 3 gün sonra da Norveç'i Malaga'da 3-0 gibi net bir sonuçla geçerken, dengeler bir anda tersine döndü. Ah o Letonya yok mu? Yine bize tersliği tuttu ve 2-0 öne geçtiğimiz halde 3-3 beraberliği yakaladı. Bu maçı nazarla değerlendirip alınan 7 puanda bir anda kendimizi grup 1.liği için favori takım olarak bulduk.

Eylül ayındaki 2. Periyot; Euro 2020'deki fiyaskomuzun gölgesi ve moral bozukluğu altında geçti. Grubumuz sürprizi konumundaki Karadağ ile yine evimizde ve yine 2-0 öne geçmenin lanetini yaşayarak 90+7'de bir puana razı olduk. Bu arada Şenol Güneş'e gösterilen tepkilerin dozu da giderek ayyuka çıktı. Korku içinde çıktığımız Cebelitarık deplasmanında ilk yarı bize eyvah dedirtti ama kabusu göstermedi. İplerin koptuğu, bir anda kendimizi devre dışı bulduğumuz Hollanda maçında belki yenilgiyi bekliyorduk ama doğrusu 6-1'lik sonucu hiç aklımıza getirmemiştik.

Eylül bize uğursuz geldi. Yaşanan teknik direktör Şenol Güneş değişikliği ve Ekim'de oynayacağımız maçların kritik oluşu, ülke olarak bizi karamsarlığı sürükledi. Ancak Federasyon kendisinden beklenmeyecek derecede kararlı bir tutumla teknik ekipteki kan değişimi sürecini son derece hızlı ve de olumlu bir şekilde yönetti. Hem Milli takım sorumluluğunun Avrupa futbolunu çok iyi bile Hamit Altıntop'a verilmesi hem de Almanya Ümit Milli takımına 2 kez Avrupa şampiyonluğu kazandıran Stefan Kuntz'un seçimindeki isabetlilik doğrusu çatlak seslerin çıkmasını engelledi. Her ne kadar, Haaland, Şörloth gibi birçok yıldızından mahrum olarak sahaya çıkan Norveç ile alınan 1-1'lik beraberlik moralleri bozduysa da bize hep ters gelen (ilk ve tek galibiyetimizi 1924 yılında Riga'da 3-1 ile almıştık) Letonya'yı tam 97 yıl sonra yine evinde mağlup etmenin mutluluğunu yaşadık.

Norveç beraberliğinden sonra Letonya galibiyeti bizim için bir zorunluluktu. Çünkü gruptan 2.olarak çıkma umutlarımızı Kasım ayında oynayacağımız son 2 maça umutla çıkmak için 3 puan şarttı. İsveçli hakem Ekberg'in bir türlü vermediği ancak VAR kararıyla 90+9'da Burak'la gelen penaltı golü bize umutlarımızın bir ay daha sürmesine neden oldu

Bu kez grup birinciliği değil, ikincilliği için umutluyuz. Çünkü Kasım ayında Cebelitarık ile evimizde Karadağ ile deplasmanda oynarken rakibimiz Norveç ise Letonya ile evinde deplasmanda ise Hollanda ile karşılaşacak. İşte bizi heyecanlandıran umutlarımızı bir tık artıran müsabakada bu. Çünkü Dünya kupasına direkt olarak katılımı sağlayacak birincilik için Hollanda, deplasmandaki Karadağ ve evindeki Norveç maçında en azından 4 puan almak zorunda. Hollanda Norveç'e yenilmesi durumunda grup birinciliği tehlikeye girer. Çünkü arada 2 puanlık fark ver. Hem bizim hem de Norveç'in ilk maçlarımızı kazandığımız durumunda da, Hollanda'nın Norveç'i yenmesi halinde biz de Karadağ'ı yenersek ikinciliğimiz garanti. Ancak olası Hollanda- Norveç beraberliği ve bizim Karadağ galibiyeti durumunda puanlar eşitlenecek ve sonucu averaj belirleyecek. Şu anda Norveç +9, Türkiye ise +5 averaja sahip… Hesaplar bayağı karışık.

Burak'ın 9.uzatma dakikasındaki golü ile gelen dramatik Letonya galibiyeti Stefan Kuntz'a sevinç gözyaşları döktürürken bize Kasım'a kadar umut verdi. İşimiz tıpkı Fransa'daki Avrupa Şampiyonasına katılışımız kadar zor. Çünkü burada da birkaç faktörün lehimize gelişmesi gerekir ki en son katıldığımız ve üçüncü olduğumuz son Dünya Kupası finallerinden tam 20 yıl sonra yer alabilelim.