Son yıllarda hiçbir meslek odası Mimarlar Odası Ankara Şubesi kadar aktif değildi. Saraçoğlu Mahallesi'nden Ulus Meydanı projesine, Ankapark'tan, Atatürk Orman Çiftliği'nde yaşanan eşsiz yağmaya kadar her alanda ve her yerde vardı.
Ankara'daki çevre mücadelesinin lokomotif kurumu Mimarlar Odası ve bu odanın başkanı Tezcan Karakuş Candan idi. Karakuş ve ekibi, başkente musallat olmuş çıkar çevrelerine karşı kent ve kentlinin, kamu haklarının savunuculuğunu cesurca yürüttü. Meydanlarda da adliye koridorlarında da vardı; hem de herkesin sinip bir köşeye çekildiği çok çetin bir dönemde verdi bu mücadeleyi.
Elbette ki hedef olacaktı. Nitekim CHP'nin eski milletvekili, Ankara Ticaret Odası eski Başkanı Sinan Aygün, TOGO İkiz Kuleleri Davası'nda taraf olan, Çankaya Belediyesi'nde çalışan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş hakkında 'işe gitmeden maaş aldığı, haksız kazanç sağladığı' gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı'na başvurdu ve 'memurluktan atılması' için soruşturma başlatılmasını istedi.
Sinan Aygün'ün 'haksız kazanç' iddiası sahiden çok gülünç. Ankara'nın kalbine saplanmış bıçak gibi duran TOGO'daki haksız kazancın, imar rantının, kaçak katların sahibi söylüyor bunu. Sinan Aygün'ün nüfuzunu kullanarak imar rantı elde ettiği daha ne TOGO'lar var kim bilir? Çoğu zaten biliniyor. Ama böyle bir şahsiyet, Çankaya Belediyesi'nde çalışırken bir üniversitede de öğretim üyeliği yapan Candan'ı haksız kazanç elde etmekle suçlayabiliyor.
Türkiye, gerçekten tuhaf bir ülke, baştan ayağa ironi dolu her yanımız…
İşin ucu, ranta ve mücadeleci bir insanın susturulmasına gelince Tezcan Karakuş Candan vakasında gördüğümüz üzere ittifaklar hemen kuruluyor. İçişleri Bakanı jet hızıyla müfettişleri görevlendiriyor. Candan ve çalıştığı Çankaya Belediyesi, soruşturma izninin iptali için Danıştay'da açtığı davayı kazanıyor.
Ancak soruşturma izni iptal edilmesine rağmen Danıştay kararını yok sayan İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, Karakuş'un 'memurluktan çıkarılması' için 6 Eylül Salı günü toplanıyor. Yürütme, burada kendisini yargının da üstünde konumlandırarak karar veriyor.
Candan'ın anlatımına göre kurul, 9:30'da çağırıyor, 11.30'da içeri alıyor. Heyetin başkanı, Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, 24. Dönem AKP Milletvekili. Teftiş Kurulu Başkanı, eski Kırşehir Valisi ki, Kırşehir, Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin hinterlandında yer aldığı için oda ile valilik geçmişte sık sık karşı karşıya gelmiş. Çünkü, Kırşehir Valiliği Hükümet Konağı arazisini TÜRGEV'e veren valilik. Bu siyasi ekip, memleketin en yüksek yargı organlarından Danıştay'ın reddettiği bir konuyu ele alıp karara bağlıyor, Candan'ı memuriyetten men ediyor. Yani, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu 'Ben Danıştay'ı tanımıyorum' diyor.
Böylesinin bir örneği daha yok.
Ama Türkiye'de artık her şey öyle şirazesinden çıktı ki, olmaz denilen ne varsa oluyor.
Mimarlar Odası da Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan da, cesurca kamu hakkını savunanlar olarak bu ülkenin mücadele tarihindeki saygın yerlerini almıştır. Yüz akı bir isimdir ve bu karar onu susturma amaçlıdır; bu biliniyor. Ama başarılabilir mi?
Hiç öyle gözükmüyor.
Candan 'Amaçları bizleri susturmak. Susmayacağız, bir adım geri adım atmayacağız. Bedeli ne olursa olsun, namusum ve şerefim üzerine, Atatürk devrimlerini, kamu malını, cumhuriyeti, laikliği, demokrasi ve insan haklarını ve hukuku korumaya devam edeceğim. İktidarın değil, Mustafa Kemal'in memuruyum. Boyun eğmeyeceğiz' dediğine göre herşey lafügüzaftır.