Önceki yazımızda yaşanan kriz ortamında daha da bozulan gelir dağılımı nedeniyle işçilerle 'orta direk' olarak nitelenen memur ve benzeri çalışanların kaderlerinin birleştiğini...

İçinde yaşadığımız çağda dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de klasik sanayi işçilerinin toplumsal ağırlığının azalıdığını, işçi sınıfıyla gelir ve statü kaybına uğrayan orta sınıfların kaderlerinin birbirine yaklaştığını...

Aynı durumun geçmişte diğer toplumsal sınıflardan oldukça kopuk olan tarımsal kesimde çalışan teknik elemanlar, küçük ve orta çiftçiler için de geçerli olduğunu ve bu sürecin Avrupa'nın 'gelişmiş' ülkelerinde hızlanan toplumsal hareketlenmeyle birlikte ivme kazandığını söylemiştik.

***

Örneğin, geçtiğimiz günlerde Almanya, İngiltere, Hollanda, İspanya, İtalya, Çekya gibi ülkelerde hükümetlerin ekonomik politikalarına karşı grevler ve gösteriler hızla yayıldı...

Hizmet ve tarım sektöründe yaşanan grevler sanayi işletmelerindeki grevlerin önüne geçerken özellikle gıda fiyatlarının artışından olumsuz etkilenen orta sınıflar bu hareketlere yoğun bir biçimde katıldı...

Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinden biri olarak kabul edilen İngiltere'de hava yolu taşımacılığı sektöründeki ağır çalışma koşullarını protesto etmek için işçilerin başlattığı greve Lufthansa, Ryanair, EasyJet gibi önemli hava yolu şirketlerinin çalışanları ve pilotları da iştirak ettiler. Almanya'nın en büyük hava yolu şirketi olan Lufthansa'nın pilotları 2 Ağustos günü 24 saatlik greve çıkınca 800 uçuş iptal edildi...

Bu arada Hollanda, Belçika ve Almanya gibi gelişmiş bir tarım sektörüne sahip olan ülkelerde çiftçiler şehir merkezlerine inerek protesto gösterileri yaptılar. Büyük sermayenin tarım kesimine egemen olması, yapay et pazarına yer açmak için hayvan yetiştiriciliğine sınırlar konulması, mazot ve gübre başta olmak üzere tarımsal girdilerin fiyatlarının aşırı bir şekilde artırılması gibi uygulamalar şehir merkezlerinde yapılan güçlü çiftçi eylemleriyle protesto edildi...

Protesto hareketleri bununla da kalmadı. Londra'da otobüs şöförleri ve metro çalışanları greve gidince hayat alt üst oldu. Bireysel araç kullanımının artması nedeniyle trafikte kilitlenmeler yaşandı...

Fransa'da geçtiğimiz günlerde CFDT, CGT, FO, CFE-CGC, CFTC ve Solidaire gibi büyük sendikaları 29 Eylül'de başlatacakları büyük grev hareketi için bir araya geldiler... Fransa'nın en büyük partilerinden biri olan Jean-Luc Melenchon'un liderliğini yaptığı Boyun Eğmeyen Fransa partisi hayat pahalılığına karşı aynı günlerde büyük bir yürüyüş planladığını açıkladı.

***

Bu gelişmelere yol açan en önemli faktör, liberal sistemin küresel ve yapısal bir kriz içine girmiş olmasıdır...

Krizin nedeni olarak gösterilen Ukrayna Savaşı, ise aslında bu krizin doğurduğu sonuçlardan yalnızca biridir...

O nedenle, ABD siyasetini belirleyen en önemli kuruluşlardan biri olan CFR'nin yayın organı Foreign Policy dergisi, geçtiğimiz günlerde ABD'nin uluslararası ilişkiler ve siyaset tezlerinin 'peş peşe çöktüğünü', bu durumun büyük güçler arasında yaşanması muhtemel, yıkım gücü yüksek savaşları gündeme getirdiğini yazmıştır.

***

Geçmişe baktığımızda, yaşanan iki büyük dünya savaşının sömürgelerin paylaşılması, küresel mali sistemin çökmesi gibi sistemin tümünü etkileyen büyük krizlerin doğurduğu sonuçlar olduğunu görürüz...

Günümüzde 'üçüncü dünya savaşı' konusunda ise iki farklı görüş var:

Birinci görüş, , önceki iki dünya savaşından farklı olarak uzatmalı vekalet savaşlarıyla karakterize edilecek olan bu savaşın ABD'nin Suriye operasyonunun Rusya'nın Suriye hükümeti lehine müdahalesiyle başarısızlığa uğramasının ardından başladığını, Çin ile ABD arasında yaşanan 'ekonomik savaş'ın bu çatışmanın bir başka cephesini oluşturduğunu, ABD ve Rusya'yı askeri bir çatışmanın eşiğine getirmiş olan Ukrayna savaşının nükleer bir savaşa dönüşmesi engellense de bu savaşın küresel çatışmanın bir cephesi olarak ele alınması gerektiğini savunuyor...

İkinci görüş ise günümüzde vekalet savaşları biçiminde devam eden askeri çatışmaların ABD'nin Rusya veya Çin'e karşı yürüttüğü tecrit politikasının bir bileşeni olduğunu ve bölgesel savaşların bir noktada mücadelenin ana figürleri arasında küresel bir çatışmayı tetikleyeceğini öne sürüyor...

Aslında konumuz açısından ele alındığında bu görüşler birbirinden o kadar da farklı değil. Sonuç olarak, sorunlarına çözüm üretemeyen kapitalist sistem, eninde sonunda bu sorunları savaş yoluyla çözme arayışına giriyor.

(Devam edecek)