Biliyorsunuz, bütçedeki denkliği tutturamayınca her yılın son aylarına doğru ek bütçe muhabbetti başlar. Ancak bir süredir hükümet adını ek bütçe koymadan harcamalardaki kusurunu gizleme yöntemi izlemeye başladı.

İsmini ek bütçe koymasa da ek bütçe ihtiyacını ortaya koyan veriler var. Açıkçası matematik hata götürmüyor.

Maliye literatüründe en genel anlamıyla vergi harcaması, “Standart Vergi Sistemi”nden sapmaların neden olduğu vergi kayıpları olarak kabul edilir. Kamu maliyesi içinde yer alan vergi harcamaları, devletin toplanması gereken geliri azaltan, vergi muafiyetleri ve istisnalardan oluşur.

Vergi harcamaları verileri ilgili bütçe süreci ile birlikte parlamentoya sunulur. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 18. maddesi gereğince, merkezî yönetim bütçe kanunu teklifine TBMM'de görüşülme sırasında dikkate alınmak üzere Cumhurbaşkanlığı tarafından “Vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle vazgeçilen kamu gelirleri cetveli” eklenir.

5018 sayılı Kanun gereğince; gelir, kurumlar, KDV, ÖTV, gider vergileri (banka ve sigorta muameleleri vergisi ve özel iletişim vergisi) ile MTV ve diğer kanunlarda yer alan istisna, muafiyet ve indirimlerden vergi harcaması niteliğinde olanlarla hesaplanan toplam vazgeçilen vergi belirlenir.

Bu kapsamda 2023-2027 dönemi vergi harcaması tahminleri de biliniyor. Yani devletin almaktan vazgeçeceği tutarlar bellidir.

İşte yılın sonuna yaklaşırken iktidar adını ‘ek bütçe’ koymadan yaptığı kontrolsüz harcamaların açığa çıkışını önleme yolu olarak söz konusu vaz geçilen vergi harcaması tutarında bütçe yapmaya başlayacak.

Buna göre, 2025 yılında alınmasından vazgeçilen vergi harcaması tutarı toplam 3 trilyon 5 milyar 167 milyon lira olarak belirlenmişti. Ancak bu tutar daha şimdiden 3 trilyon 44 milyar lirayı geçti. Yani daha 2025’in sonuna gelinmeden, alınmasından vazgeçilen vergilerin tutarı da aşılmış durumda.

Bu veriler bize hükümetin ekim ayına yakın bozduğu bütçe denkliğinde ihtiyaç duyacağı bütçe miktarı konusunda bir fikir veriyor. En az 3 trilyon 5 milyar 167 milyon lira olarak öngörülen 2025 yılı vergi harcamasının çok daha üzerinde bütçe açığının oluştuğu görülüyor. 2026 ve 2027 yıllarında alınmayacak vergi tutarlarını da söyleyelim. 2026 yılında 3 trilyon 340 milyar 425 milyon lira, 2027 yılında ise 3 trilyon 672 milyar 952 milyon lira olarak vergi harcaması öngörülüyor. Bu durumda 2026 yılı vergi harcaması tutarında veya ona yakın bir ek bütçe gelirse şaşırmayalım…

Bu arada Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de önceki gün Reuters Haber Ajansına yaptığı değerlendirmede, “OVP’de 2025 için bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3.1 öngörüldüğünü hatırlatarak, “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın raporuna göre yıl sonunda bu oranın yüzde 3.9 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu sapmanın temel nedeni, vergi gelirlerindeki zayıf performanstan kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.

Bakan Şimşek’in bu açıklamaları; bir yandan toplanamayan vergilerin olduğunu, bir diğer yandan da vergi harcamalarındaki artışın artık ciddi şekilde aşıldığını gösteriyor.

Öte yandan Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı’nın “2025 Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentileri Raporu”na göre de vergi gelirleri düşmüş. Raporda 2025 yılında 11 trilyon 138 milyar 753 milyon TL olarak hedeflenen vergi gelirlerinin 10 trilyon 533 milyar 435 milyon TL olarak gerçekleşeceği öngörüldü. Bu veriler kapsamında merkezi yönetim bütçesinin 2025 yılı sonunda 2 trilyon 397 milyar 415 milyon TL açık vermesi, faiz dışı dengenin ise 344 milyar 715 milyon TL açık vermesi beklentisi kaydedildi.