Nüfusunun çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu Türkiye'de siyasi ve toplumsal alanı da Sünni duyarlılıkları belirliyor ne yazık ki… Çoğunlukçu anlayışın dayattığı 'tek din' toplumdaki tüm farklı inançları görmezden gelirken bu dayatma karşısında Cumhuriyet'in kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi bile direnemiyor ve uzun süredir dini alanda AKP ile top yarıştırıyor.
Bunun son örneği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun güya 'endişeli muhafazakarları' rahatlatmak adına meclise türbanla ilgili kanun teklifi vermesidir. Oysa şu anda bütün kamu kuruluşlarında polis teşkilatında, orduda, yargıda, eğitimde, sağlıkta türban serbestçe kullanıldığı gibi ötekileştirmeye uğrayanlar başı açık kadınlar… Dolayısıyla toplumun gündeminden düşmüş bir konuyu tekrar tartışmaya açmak lüzumsuz bir gayret… Ve bu gayretkeşliğin örnekleri de uzun bir liste tutuyor.
CHP Genel Başkanlığı'na seçildiğinde Kılıçdaroğlu'nun ziyaret ettiği ilk kurumlardan birinin Diyanet İşleri Başkanlığı olması bana hep manidar gelmiştir. Son 10 yıllık süreçte de CHP, laikliği adım adım geriye düşüren uygulamalar karşısında hep sükût içinde oldu ve çoğunlukla 'gündemi değiştirmek istiyorlar' savunmasıyla olayı basitleştirdi. Oysa, siyasal İslamcıların gündemi tam da laikliği adım adım tasfiye etmekti. Bu amaç büyük ölçüde başarıldı ve sıra Anayasa'da yer alan ilkenin kaldırılmasına geldi. Zaten AKP'nin önde gelen kadroları, bu yöndeki niyetlerini açıkça ifade etmekten kaçınmıyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun, Tek Parti dönemindeki aşırı uygulamalardan kaynaklı CHP'nin sırtındaki kamburdan kurtulma isteği belli ölçülerde anlaşılabilir ancak 'helalleşme siyaseti' denilen süreçte makul çizgilerin kaybedildiği de çok açık. 'AKP'nin kullandığı silahı elinden alalım' yaklaşımının sonu yok. Çünkü, AKP'nin elindeki silahı CHP kullanacaksa o silahın kimin elinde olduğunun anlamı da kalmıyor.
Bitip tükenmek bilmeyen 28 Şubat mağduriyeti, her demokratik talebi darbecilikle ilişkilendirme çabaları, 'camileri ahır yaptılar' gibi çoğu yalana dayalı din sömürüsü, tarikat ve cemaatlerin tepkileri nedeniyle festivallerin iptal edilmesi, İstanbul sözleşmesinden çıkılması, toplumu nefes alamaz hale getirmişken AKP'nin oynadığı zemine yönelmenin siyasal açıdan bir getirisi olmayacağı gibi, CHP'ye oy veren kesimlerin uzaklaşmasına yol açabileceği de hesaplanmalı.
Kendi seçmeni ile bu kadar yabancılaşan ve sürekli olarak sağdan gelecek oyu hesaplayan CHP'ye hatırlatmak gerek. Muhafazakarlığın aslı orada dururken kimse yüzünü çevirip de sahtesine bakmaz bile…
Üstelik, muhafazakarların kopardığı vaveylanın aksine bugün tepeden tırnağa endişe ile dolanlar seküler çevrelerdir ve batı basınında artık Türkiye ile ilgili yorumlarda 'laik hicret' kavramı öne çıkmaktadır. Çünkü ülkeye gittikçe egemen olan taassup, farklı yaşam tarzlarına, düşünce ve inanç biçimlerine yaşama şansı vermemektedir.