Sonuçsuz kalacağı aşikar olan yeni anayasa tartışmalarıyla kamuoyu oyalanırken peşpeşe iflas haberleri geliyor. Halkı soyup soğana çeviren, kamu kaynaklarını bir sülük gibi sömüren enerji şirketleri batıyor mesela… Tekstil sektörü alarm veriyor. Maden şirketleri, mobilya sektörü aynı şekilde daralıyor. İnşaat durdu ve gayrimenkul fiyatları reel olarak düştü. Yani tüm sektörlerde daha önce görülmedik bir daralma yaşanıyor ve Türkiye’nin kriz değil bir büyük buhran içinde senelerce debeleneceği anlaşılıyor. Dolayısıyla yaşadıklarımızı daha önceki krizlerle karşılaştırmak abesle iştigal…
TOBB’un yayınladığı Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistikleri var. Esas itibariyle bu istatistikler ekonominin durumunu apaçık ediyor. Buna göre, yılın ilk 3 ayında kurulan şirket sayısı, 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 15,5 azaldı.
Martta ayında kurulan şirket sayısı şubata göre yüzde 12,2; geçen yılın mart ayına göre ise yüzde 22,4 düştü. Mart ayında kurulan her 4 şirkete karşın 1 şirket kapandı. Yılın ilk 3 ayında ise kapanan şirket sayısı 5 bin 309 olurken, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 26,6’lık bir artış söz konusu.
Gerçek kişi ticari işletmelerinde durum daha da vahim… Martta kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,4 azalırken şubata göre yüzde 16,2’lik düşüş var. İlk çeyrekte kurulan şahıs şirketi sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35,2 azalarak 4 bin 160 oldu. Kapanan şahıs şirketi sayısı ise geçen yıla göre bir miktar azaldı. Martta kapanan şahıs şirketi sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17,2… İlk çeyrekte yüzde 10,2’lik bir azalma sözkonusu.
İflas eden şirketlerin yüzde 10’undan fazlasını tekstil sektörü oluşturuyor ki, bu çok önemli bir istihdam kaybı demek. Ama bizim aslan (!) TÜİK’imize göre,15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 19 bin kişi azalarak 3 milyon 57 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %8,6 seviyesinde gerçekleşti.
İflaslar, konkordatolar artıyor ama işsizlik düşüyor. İşte bu sihirbazlığın daha dünyada bir örneği yok.
Finansman koşullarının ağırlaşması ve halkın satın alma gücünün düşmesine bağlı olarak talebin de azalmasının ortaya çıkardığı bir sonuç bu. Yani kötü yönetimin, adaletsizliğin, keyfiliğin, plansızlığın, kamu kaynaklarını talan etmenin, liyakatsizliğin, gelir dağılımı adaletsizliğinin kaçınılmaz olarak vardığı son…  70 milyonu iktidarla veya onun izlediği haksız zenginleşme politikalarıyla ilişkili 10 milyonluk ultra zengin zümreye hizmet ettirme tavrının ürünü…
Tulumbada su tükendi; kasa tamtakır şimdi. Çare yok gibi… Kendi yiyip içtiklerinin hesabını veremeyenler şimdi halkın üstüne çullanıyorlar.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan güya tasarruf paketi de zevahiri kurtarmaktan ibaret… Vergi muafiyetleri, yandaş şirketlere özel tahsisli teşvik ve kredileri, kamu özel işbirliği ile yapılan ve birer kara deliğe dönüşen köprü, otoyol, hastane, havaalanı projeleriyle ilgili rant transferini durduramayan devlet yönetimi, memur servis araçlarını, yılbaşı takvim ve ajandalarını iptal ederek tasarruf sağlayacakmış.
Merakla bekliyorduk Şimşek’in açıklamalarını…
Dinledik.
Acı acı gülüp geçtik.