En son Türkiye'deki kadın hareketinin sembol isimlerinden Şükûfe Nihal'i anlatan Demet Altınyeleklioğlu yeni romanı Nihavent Hıçkırık - Kimseye Etmem Şikayet ile edebiyat tarihimizde 'hece veznini kullanan ilk kadın şairimiz' olarak geçen İhsan Raif Hanım'ın özgür bir kadın olma mücadelesini anlatıyor. Altınyeleklioğlu, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanan romanında aradan yüz yıldan fazla geçmiş olsa da bu topraklarda 'kadın'ın kaderinin hala aynı olduğunu ortaya koyuyor.
'İHSAN HANIM'IN ÇİLESİ KADIN OLMASIDIR!'
- Yeni romanınız Nihavent Hıçkırık'ta çoğumuzun ezbere bildiği, 'Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime' dizelerinin şairi İhsan Raif Hanım'ın kaderini anlatıyorsunuz.
İhsan Raif Hanım'a bu dizeleri yazdıran kaderi nedir, anlatır mısınız?
Çilesidir. Kadın olmasıdır. Erkek egemen toplumda kadın olmanın çaresizliği, yalnızlığı, ezilmişliği, itilmişliği, açlığı, aşksızlığıdır. Sevgisizliğin bir kadını ne sönmez ateşlere savurduğunun simgesidir.
Kadınsa, sevgiye, şefkate, erkeğin, hatta öz babasının uygun gördüğü kadarıyla yetinmek zorundadır ve çevrenin dayattığı acımasız namus dedikodularına kurban edilmeye mahkumdur. Aç kalmaya, dövülmeye, sövülmeye razı olmalıdır.
İhsan Raif ona sapıkça bir tutku besleyen adamın tarifsiz yalanlarının, iftiralarının acısına aile şerefi adına kurban verilmiş, masum olduğunu haykırmasına rağmen babasına bile sesini duyuramamıştır. Hüküm infaz edilmiş, paşa baba aile şerefini kurtarmak için onu 13 yaşında kocaya vermekle kalmamış, sürmüştür.
Kime anlatacak, kime dert yanacak, kime şikayet edecek? İşte bu teslimiyet içinde dökülmüş olmalıdır yüreğinden 'Kimseye etmem şikayet / Ağlarım ben halime' mısraları.
Bana kalırsa hayata karşı kaldırılmış beyaz bir teslim bayrağı değil, alev alev yanan bir kadın yüreğinin, kadınlığın bugününe bile aydınlık veren bir isyan meşalesidir o dizeler.
'TÜM ROMANLARIM KADIN DESTANLARINA ADANMIŞTIR'
- Neden başka bir kadın değil de İhsan Raif Hanım?
Kadınların bu dünyadan sessizce çekip gittiği sanılır genellikle. Kadın kısmı en fazla 'iyi bir eş'tir. 'Çocuklarının üstüne titreyen annedir.' Oysa her kadının bir varoluş destanı vardır. Onların destanları yaşamlarında saklıdır. Okudukça, araştırdıkça, dünyalarına girdikçe ulaşırsınız destanların izlerine.
Benim bütün romanlarım kadın destanlarına adanmıştır. Onların üstüne serilen örtüyü kaldırıp altında gizlenen cevheri ortaya çıkarmaya çalıştım satırlarımda.
İhsan Raif onlardan biriydi. Sadece bir 'şaire' olarak unutulup gitmemeliydi. Bugün bile onun çektiklerini çeken on binlerce kadınımız var. İhsan Hanım'ın nasıl ölümcül bir girdapta o dizeleri yazdığı bilinmeliydi.
İşte bu yüzden onun 13 yaşında çalınan hayatı esin verdi kalemime. Çektiği acılara, gördüğü işkencelere, yaşadığı tecavüzlere duyduğum hınçla yazdım. Tıpkı kadınlara günümüzde reva görülenlere duyduğum hınç gibi.'- Cumhuriyet Kitap / 1 Temmuz 2021
***
(*)Edebiyat tarihimizde 'hece veznini kullanan ilk kadın şairimiz' olarak geçer İhsan Raif'in adı. Feylesof, şair Rıza Tevfik'in öğrencisi İhsan Raif, şiirlerinin haricinde yazdığı güfteler ve yaptığı bestelerle de ayrı bir yere sahiptir sanat hayatımızda. Ancak hayat hikayesinin detayları, edebiyat ve müzik tarihinde yazıldığı kadar ışıltılı değildir. Osmanlı'nın son vezirlerinden Köse Raif Paşa'nın kızı olarak, Batılı eğitim ve hayat tarzına rağmen eşini kendisi seçemedi. İlk eşi İhsan Raif'e bir tuzak kurarak onunla evlenecek, daha sonra ne on beş yıl süren bu ilk evliliğinde ne de diğer evliliklerinde mutlu bir hayat yaşayacaktı...