Tekstil sektörünün artan işçilik ve enerji maliyetleri ve TL’nin güçlü oluşundan dolayı sıkıntıya gireceği bundan tam bir buçuk yıl önce haberlere düşmeye başladı.

Sadece Google’dan tarattığınızda 18 Şubat 2024 tarihli Bloomberg sitesinde “Tası tarağı toplayan Mısır’a göçüyor” başlığı ile tekstil sektörünün yeni rotası ortaya konuluyordu. Haberde Mısır’a göçün nedeni de “Asgari ücretle birlikte artan ve bin 200 dolara kadar çıkan işçilik maliyeti, düşen talep, artan enerji maliyetleri, TL'nin güçlü kalması ve parasal sıkılaşma derken tekstil sektörü üretimde maliyetleri düşürmek için yeni rotalar aramaya başladı” şeklinde dile getiriliyordu.

Son olarak geçtiğimiz günlerde sektörün önemli markalarından LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, “Bugün 55 bin kişiye istihdam sağlıyoruz. Zor bir dönemden geçiyoruz ama önemli olan etki alanımızda daha iyi ne yapabilirize odaklanmak. Enflasyonu, faizi indirme imkânınız yok ama işlerimizi nasıl daha iyi hale getirebilir, maliyetleri nasıl daha iyi yönetebilirize odaklanmamız gerekiyor” ifadeleri ile hem içinde bulundukları durumu hem de çözümün nerede olduğunu dile getiriyor.

Kiğılı markalarının sahibi Abdullah Kiğili ise daha fazla feryat ediyor: “Bugün 70 vilayette 200’ün üstünde Kiğılı mağazası var. Devlet, hazır giyim ve tekstili gözden çıkardı. İş öyle bir noktaya gidiyor ki üretici bulmakta sıkıntı çekeceğiz. Bizi bekleyen en büyük felaket bu. 6 ay sonra üretim duruyor. Anadolu’da fabrikalar kapanıyor. Üretim Mısır’a kayıyor. Bizi bekleyen büyük bir tehlike var. Üretim olmazsa malı nasıl yerine koyacağız. Bugün burada söylüyorum, sıkıntılar başlıyor.”

Peki yaşanan ve yaşanacağı beklenen sorunları sadece biz gazeteciler mi biliyorduk, iktidar kanadı görmüyor muydu?

Biraz gerilere gidelim! 2012’li yıllara…

AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı’na bir dönem Bülent Gedikli oturmuştu. Gedikli ve kurmayları reel sektörün hangisinde tıkanıklığın olduğu ya da olacağına ilişkin sinyalleri aldıkları an sektörleri dinliyorlardı. Ardından sıkıntılı sektörün ilgili bakanı ile bir toplantı yapılıyor, sektörün önünü tıkayan sorunların ortadan nasıl kaldırılacağı ya da sorunun niteliğini düzeltecek destekleme konuları masaya yatırılıyordu.

Hatta Google da bir taratırsanız, 7 Eylül 2012 tarihli bir haber “AK Parti Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Bülent Gedikli, ekonomi ve bankacılık sektöründeki gelişmeler hakkında TBB'den bilgi aldı” şeklinde bir haberle karşılaşıyorsunuz. Partinin Ekonomi İşleri Başkanı gidip finans sektörünün çatı örgütü ile sorunları değerlendiriyor.

Konu sadece tekstil sektörünün maliyetleri düşürerek ülkesine yatırım çeken bir ülkeye gitmesi olarak düşünmeden, biz kendi ülkemizde neyi kaybettiğimizi de yazalım…

Türk tekstil sektörü, ekonominin temel direklerinden biri olarak biliniyor ve ihracatın lokomotifi olarak stratejik bir öneme sahipti. Türkiye, dünya tekstil ihracatında ilk beş ülke arasında yer alırken, AB’nin ikinci büyük tekstil tedarikçisi konumunda yerini alıyordu. Bu başarı, sektördeki uzun yıllara dayanan deneyim, güçlü üretim altyapısı ve nitelikli insan kaynakları sayesinde gerçekleşmişti. 2024 yılı itibarıyla gerçekleştirilen 11,5 milyar dolarlık tekstil ihracatı, sektörün küresel rekabet gücünün açık bir göstergesiydi.

Yanı sıra Türkiye'nin en yüksek yerli katma değer üreten sektörleri arasında yer alan, hammaddenin büyük bölümünün yerli kaynaklardan karşılanması, sektörü ithalata bağımlılıktan uzaklaştırması da ithalat/ihracat dengesi açısından çok önemliydi. Bu yönü marka ve dış ticaret fazlası veren nadir sektörlerden biri hâline getirmişti. 2024 yılında yaklaşık 1,2 milyar dolar dış ticaret fazlası sağlayan sektör, ülke ekonomisine kritik bir katkı sağlıyordu. Ayrıca, yaklaşık 1 milyon kişiye doğrudan istihdam sağlamasıyla da sektör, ekonomik büyüme ve kalkınma için stratejik bir lokomotif görevini üstleniyordu.

Türk ev tekstili sektörü, sahip olduğu kaliteli ham maddeler, yaratıcı tasarım gücü ve güçlü üretim kapasitesi ile dünya genelinde yüksek bilinirliğe sahipti. Ev tekstili ürünleri 190’dan fazla ülkede yer alırken Almanya, ABD ve Birleşik Krallık gibi gelişmiş pazarlarda önemli bir kabul görmekteydi.

Tekstil sektörünün ardından başka sektörlerin de geleceğini şimdiden duyuruyorum. Halen daha kulakları kapatmaya devam edecek miyiz?