Dünkü yazımızda futbolun "coşturucu" bir etkisinin de olduğunu belirtmiş...

Ve "stadlarda içine girilen coşku hali kimi zaman devrim, savaş ve benzeri ayaklanmalar için bir kıvılcım oluşturabilir" demiştik.

Bugün bu konuda bazı ilginç örnekler vereceğiz.

***

Önce en çarpıcısından başlayalım...

Honduras ve El Salvador arasındaki "Futbol savaşı"ndan...

Bu öyle sözün gelişi bir savaş değil, tanklar ve topların kullanıldığı, on günden fazla süren ve 4 bin kişinin ölümüne 12 bin kişinin yaralanmasına neden olan gerçek bir savaştı.

***

Olay, 1970 Dünya Kupası elemeleri sırasında yaşandı...

Bu tür olaylarda her zaman olduğu gibi aslında iki ülke arasında maçtan önce yaşanan gerginlikler nedeniyle patlamaya hazır bir ortam oluşmuştu...

O dönemde El Salvador'da sonunda bir iç savaşa dönüşecek önemli toplumsal çatışmalar yaşanıyordu... Bu ortamdan kaçan köylüler komşu Honduras'a sığınmış ve orada 300 bine ulaşan bir topluluk oluşturmuşlardı.

***

Honduraslı köylüler bu durumdan rahatsız olunca Hükümet bu köylüleri geldikleri yere göndermeyi kararlaştırdı...

El Salvador yönetimi ise dönen bu kitlenin yaratacağı hoşnutsuzluk ve krizden korktuğu için Honduras hükümeti aleyhine bir kampanya başlattı...

İşte bu ortamda iki ülke arasında oynanan maçlar, kıvılcımı ateşledi.

***

İlk maç 8 Haziran 1969’da Honduras’ta oynandı ve El Salvador maçı 1-0 kaybetti...

Bu sonuç üzerine maçı televizyondan izleyen bir genç kız babasına ait tabancayla intihar etti...

Ertesi gün ülkenin en büyük gazetesi "Genç kız, vatanının yıkılışını görmeye tahammül edemedi" manşetiyle çıktı... Genç kızın cenaze töreni ulusal bir gösteriye dönüştü.

***

15 Haziran'da oynanan ikinci maç 3-0 El Salvador'un galibiyetiyle bitti... Maç sırasında çıkan olaylarda iki Honduras'lı öldü, yüzlerce taraftar yaralandı...

Bu olayların yarattığı gerilim, sonunda savaşa yol açtı...

Savaş, ancak Latin Amerika'nın önde gelen ülkelerinin olaya müdahale etmeleriyle durdurulabildi.

***

Savaş çıkaran ikinci futbol olayı, Yugoslavya'nın bölünmesine yol açan iç savaşı ateşleyen bir maç oldu: Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçı...

Buna "futbol olayı" diyoruz, çünkü maç, stadda çıkan olaylar nedeniyle başlayamadı...

Olaylı maçtan kısa bir süre önce Hırvatistan'da yapılan seçimleri kazanan milliyetçi lider Franjo Tudjman, Hırvatistan'ın Yugoslavya Cumhuriyetinden ayrılacağını ilan etmişti...

Bu açıklamaya tepki gösteren Sırp takımı Kızılyıldız'ın taraftar topluluğu "Deliceler" maçtan önce tel örgüleri keserek sahaya girdi ve Hırvat takımı Dinamo Zagreb taraftarlarına saldırdı...

Çıkan olaylarda 59 taraftar, 79 polis yaralandı... Olay, Hırvatistan'ın ayrılma kararını hızlandırdı...

Bu karar üzerine gerginlik diğer cumhuriyetlere de yayıldı ve Yugoslavya Cumhuriyeti'nin sonunu getiren iç savaş başladı...

Olayları başlatan "Deliceler" grubunun "tribün lideri" Zeljko Raznatoviç (Arkan), iç savaş sırasında Sırp milislerinin başına geçti ve yaptığı katliamlar nedeniyle kendisine "kasap" lakabı takıldı...

"Kasap"ın kendisi de daha sonra karanlık bir cinayete kurban gitti.

***

Ülkemizde de oynanan bir maç da iki şehir arasında yıllarca süren bir tür "soğuk savaş" yaşanmasına neden oldu...

1967 yılında oynanan Kayserispor- Sivasspor maçından söz ediyoruz...

Bu maçın öncesinde iki kent arasındaki ilişkiler gergindi...

Gerginliğin nedeni uzun yıllardır devam edegelen iki kent arasındaki rekabetti...

Sivas geçmişte İç Anadolu'da politik bir merkez olarak öne çıkmıştı...

Buna karşılık Kayseri, Cumhuriyet döneminde gösterdiği ekonomik gelişmeyle Sivas'ı geride bırakmıştı.

***

Rekabet, kent takımlarının kurulmasıyla futbol rekabetine dönüştü...

Ve Kayseri'de oynanan maçta taraftarlar arasında taşlı bir kavga çıktı...

Kavganın yol açtığı panik sonucu büyük çoğunluğu sıkışma nedeniyle 40'tan fazla Sivaslı taraftar yaşamını kaybetti...

Haberin Sivas'a ulaşmasının ardından kentte Kayseri kökenli esnafın işyerlerine saldırılar düzenlendi ve bir çok Kayserili esnaf kenti terk etmek zorunda kaldı...

Olayın etkisi yıllarca silinemedi.

OKURLARA NOT:

Dört yıla yakın bir süredir haftanın altı günü bu köşeden sizlere seslendik. Sonunda gazete yönetimi ile anlaşarak bu tempoyu biraz düşürmeye karar verdik. Bundan sonra haftanın dört günü, Pazartesi, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri sizlerle birlikte olacağız.