Bir önceki yazımızda Ermenilerin Taşnak ve Hınçak örgütlerinin organizasyonuyla Birinci Dünya Savaşı sırasında (1915'te) büyük devletlerin himayesinde Doğu Anadolu'da bir devlet kurmak amacıyla cephe gerisinde ayaklandıklarını, ancak yenilgiye uğradıklarını söylemiş...
'Soykırım' iddialarına yol açan karşılıklı kırımların bu olay sırasında gerçekleştiğini ve 'tehcir' (sürgün) olayının bu ayaklanmanın ardından cephenin güvenliğini sağlamak için uygulandığını belirtmiştik...
Ermenilerin beklediği Rusya-İngiltere müdahalesi ise Rusya'da gerçekleşen devrim nedeniyle gerçekleşememişti.
***
Birinci Dünya Savaşı sonunda Ermeni siyasetçilerin umutları bir kez daha yeşerdi...
Almanya'nın saflarında savaşa giren Osmanlı devleti yenilerek parçalanma sürecine girince, bu durumdan yararlanmak isteyen Ermeniler, ülkenin güney bölgelerini işgal eden İngiliz ve Fransız ordusu eşliğinde yeniden Anadolu'ya döndüler...
Ne var ki, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde toparlanan Türk ordusu Kafkaslarda Bolşevik Hükümetle yaptığı ittifak sayesinde sınırlarını korumayı ve sağlamlaştırmayı başardı...
Bu başarı, 'Büyük Ermenistan' hayallerinin uzun bir zaman rafa kaldırılmasına yol açtı.
***
O arada, Rusya topraklarında bir 'küçük Ermenistan' kuruldu...
O Ermenistan'ın ilk başbakanı ve ayaklanmaları yöneten Taşnaksutyun Partisi lideri Ohannes Kaçaznuni, 1923 yılı Nisan ayında partisinin düzenlediği konferansa bir rapor sundu...
O raporda Taşnak partisinin yaptığı yanlışları şöyle sıraladı:
-Birinci Dünya Savaşı sırasında büyük devletlerin müdahalesine güvenerek silahlı bir ayaklanmaya kalkışmak hataydı...
-Türklerin bu ayaklanmayı bastırmak için aldıkları 'tehcir' kararı 'soykırım' değil her devletin alacağı bir güvenlik önlemiydi...
-İngilizlere ve Ruslara güvenmekle hata yapmışlar, 'Büyük Ermenistan' gibi gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayale kapılmışlardı.
***
Kaçaznuni, bu itirafların ardından Ermeni ayaklanmasını yöneten Taşnaksutyun örgütünün feshedilmesi önerisini yaptı...
Ancak partisinin tepkisi, onu tasfiye etmek ve raporunu gizlemek oldu...
Neyse ki, imha edilen bu raporun gözden kaçan bir nüshası daha sonra Rusya'da bir kütüphanede bulundu ve yayınlandı.
***
'Hafıza-i beşer nisyan ile maluldur' ('İnsan belleği unutma hastalığına tutulmuştur') derler. Ama yaşananlardan ders alanlar da vardı...
Öldürülmesinden sekiz ay önce 15 Nisan 2006'da Malatya İşadamları Derneği'nde bir konuşma yapan Ermeni yazar Hrant Dink, soydaşlarının geçmişte yaptıkları yanlışları tekrarlayan Kürt politikacılara şöyle seslendi: 'Emperyalizm geçmişte Ermenilere hata yaptırmıştı, bugün de Kürtlere yaptırıyor... Emperyalistler kendi işleri yapıp gittiler, geride kardeşi kardeşle kan içerisinde bıraktılar.'
Ne var ki, Hırant Dink'in sözleri de tıpkı Kaçaznuni'nin sözleri gibi bizzat kendi 'arkadaşları' tarafından gizlendi ve unutturulmaya çalışıldı!
***
Rusya'da kurulan 'küçük Ermenistan', Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinin bir parçası haline geldikten sonra geçici bir istikrar dönemi yaşandı...
Bölgede uygulanan kendi kaderini tayin hakkı ilkesi sonucunda Azerbaycan içinde Ermenilerin çoğunluk olduğu Karabağ özerk bölge olarak kabul edildi...
Ve iki topluluk Sovyetler Birliği merkezi hükümeti güçlü olduğu sürece barış içinde bir arada yaşadılar.
***
Ancak Ermeni politikacıların ve sürgün sonrası Batı ülkelerinde oluşan güçlü 'diaspora'nın 'Büyük Ermenistan' rüyası hiçbir zaman sona ermedi...
1991 yılında Sovyetler Birliği yöneticilerinin sosyalist federe devlet yapısını dağıtmaları ve merkezi yönetimin kendini feshetmesinin hemen ardından, Ermeni politikacılar ABD'nin desteğiyle Azerbaycan'ın devlet sınırları içindeki Karabağ bölgesini ve çevresindeki Azeri topraklarını işgal etmek üzere hazırlıklara başladılar...
O dönemde ABD'nin Kafkasya'ya yerleşmek için Ermeni hükümetini desteklemesi ve Rusya Devlet Başkanı olan Boris Yeltsin'in, tam anlamıyla 'Batı yanlısı' bir politika izlemesi, Ermenilerin umutlarını artırdı.
(Devam edecek)