Asgari ücretlinin, emeklinin, memurun fakir fukara sınıfından sayıldığını 'gözleri ışıl ışıl' olan bakanımız Nebati Bey'in sözlerinden anlamıştık. Şecaat arz ederken sirkatin söyler misali, 20 yıldır uyguladıkları acımasız liberal politikalarla işçinin, memurun, emeklinin nasıl fakirleştirildiğini itiraf etmişti. 'Asgari ücretliye de memura da emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir' diyen beyefendi, böylece, öğretmenin, mühendisin, işçinin, emeklinin fakir fukara olduğunu kabul ediyordu.
Bunlar fakir fukara sınıfına girdiğine göre onlara maaş vermek de emeğin karşılığı olarak yapılan ödeme olmaktan çıkıyor, fitre ve zekata dönüşüyor haliyle… Dolayısıyla hak edilmiş bir maaş sözkonusu değil, zatı şahanelerinin bahşettikleri lütuf var veya dinin gereklerinin yerine getirilmesi sözkonusu… Beyefendiler isterlerse fakirler için kesenin ağzını açarlar istemezlerse başlarını çevirip giderler. Kafalarındaki devlet anlayışı bu… Yurttaş yok, kul var.
Emeklilere yapılan zamlarla ilgili son iki gündür yaşadığımız trajikomik hal başka türlü açıklanamaz.
Ben, bu yaşıma geldim böyle bir şey görmedim. Yaşça benden büyük olanlar da görmediklerini anlatıyorlar. Az buçuk Türkiye tarihi okuduk, kitaplarda da böyle bir ucubeliğe rastlamadım. Bir sabah kalktık ki, emekliye yüzde 25 zam verildi, homurdanmalar, toplumda derinden derine fokurdanmalar olunca Erdoğan elini yükseltti, acıma duygusu ile 'Haydi, size bir yüzde 5 daha' dedi.
'Emekliler daha başka nasıl aşağılanabilir ki' desem anlamı yok. Çünkü, Türkiye, böyle inceliklerden yoksun bir zümrenin elinde oyuncak haline geldi. Neredeyse 24 saat içinde hangi planla, hangi bütçe imkanlarıyla karşılanacağı hesap edilmeden iki kez yapılan bu zam, ülkenin anayasasız, yasasız, tamamen keyfi bir şekilde yönetildiğini anlamak için tek başına yeterli bir örnek… Böyle bir devlet yönetimi olur mu Allah aşkına… Emekliye sadaka mı veriyorsunuz siz?
Bu, işin şekil kısmı; bir de esası var ki içler acısı. Yaşanan enflasyon ortamında hiçbir anlam ifade etmeyen bu zamma rağmen milyonlarca emekli hala asgari ücretin altında maaş alıyor. Güya en düşük emekli maaşı 3500 liradan 5500 liraya çıkarıldı.
İnsaf, insaf, insaf!!! Adalet, adalet, adalet !!!
Belirlenmiş olan 8500 liralık asgari ücret, zaten açlık rakamı iken, bunun altındaki 5500 liranın müjde gibi takdim edilmesinin yarattığı sinir bozukluğunu hiçbir antidepresan halledemez. Bu şova da inansa inansa ancak makarnacılar inanır. Kaldı ki, her emekli olanın en az 5500 lira aldığı düşünülmesin; çünkü yeni emekli olduğunda eline hala 2-3 bin lira geçenler var. Nedeni de, adaletsizliği kronikleştiren bir emeklilik sisteminin AKP ile birlikte kurulmasıdır. Rakamlar çok açık:
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında asgari ücret 184 lira, en düşük işçi emekli maaşı 257 lira idi. Temmuz 2022 tarihinde yapılan hazine yardımı ile birlikte en düşük emekli maaşı 3.500 TL'ye yükseltilirken, asgari ücret 5.500 TL oldu. Son düzenleme ile de en düşük emekli maaşı 5500 liraya, asgari ücret 8500 liraya yükseltildi. Zaman içerisinde asgari ücretin üzerinde maaş alanların ücreti bile asgari rakamın altına indi.
Emeklileri açlığa mahkum eden sistem, 2008 yılından itibaren geçerli. Aylık bağlama yöntemi çalışanların aleyhine olacak biçimde değiştirildiği için sistem sürekli mağdur üretiyor ve değişmediği sürece emeklinin durumu daha da kötüleşecek.