İlhan Berk'in 'Üç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandım' şiiri ne güzeldir! Sabaha, görüyor, dokunuyor, yaşıyor olmaya bir güzellemedir… Günün ilk saatlerine… Yalnızca günün mü? Cumhuriyet'in de ilk yıllarına…

'Üç kez seni seviyorum diye uyandım / Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim / Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum. // Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.'

Böyle başlar şiir. Öyle ki şiirde sıkılmaktan bile mutluluk duygusuna çıkılır:

'Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim / Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum / -Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum. // Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.'

Hele bir de bitiş dizesi var ki, alıntıladığım bu son dizedeki anlam denizini okyanusa dönüştürüyor:

'Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.'

***

Cumhuriyet?in ilk yılları mı?

Savaşlardan yorgun bir ülke. Halk yorgun. Savaşlar babasız bırakmış çocukları… Yetim bırakmış… 'Kaman'da uşak kalmadı / Redif gitti sürüyünen' denmez mi ağıtta? Yoksulluk desen diz boyu… Ama yeni ve bağımsız bir ülke olmanın heyecanı vardır insanlarda… Bazıları dişini gıcırdatıyor olsa da! Bu bağımsızlık ruhuyla bir an once yaraların sarılması için, aydınlık bir gelecek için çalışmanın güzelliği… En önemlisi de artık birer 'kul adayı' olarak değil, özgür bir vatandaş olarak dünyaya açıyordur gözlerini çocuklar. Bunlardır şairin sözünü ettiği güzellik… Ne kadar eskitilse de güzel kalan…

Tam da o yıllarda, hatta ilk yıl içinde doğan bir çocuğa getirmek istiyorum sözü… Hem de savaşın en zorlusunun yaşandığı Çanakkale'de doğan bir çocuk bu!

Adı:

Lütfü Günay.

Bedeni bu ay Ankara'nın Karşıyaka'sında toprağa saklanan Lütfü Günay…

Cumhuriyet'le yaşıt desem yalan değil.

Çünkü Cumhuriyet'in ilanı: 29 Ekim 1923.

Onun doğumu: 1924.

Ama kul adayı olarak doğmadığı için özgürce fırça kullanabilen bir ressam oldu. İlk, orta ve lise eğitimini memleketinde yapmıştı. Ardından İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Resim Bölümü'nü bitirdi. Sonra ise Ankara yaşamı başladı. Türk-Amerikan Derneği'nde (TAD) genç ressamların eğitimine adadı kendini. Bir yandan kendi resim serüvenini sürdürdü, bir yandan genç ressamların yeteneklerini geliştirmeleri için çaba harcadı durdu…

Türk plastik sanatlar alanında soyut resim deyince ilk usa gelenlerden biri oldu. A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde (DTCF) ilk ortak sergisini açtığı (1953) Adnan Çoker'le, Sabri Berkel'le, Ferruh Başağa'yla birlikte… 2009 yılında Çağdaş Sanatlar Vakfı'nca (ÇAĞSAV), Türkiye'de ilk soyut resim sergisini açan ressam olarak Onur Ödülü'ne değer bulundu.

Sonra Siyah Kalem Grubu… Adını 15. yüzyılda yaşamış ressam Mehmet Siyah Kalem'den alan grup, Ankaralı ressamların dayanışma girişimiydi. Orada da İsmail Altınok ve Cemal Bingöl gibi arkadaşlarıyla birlikteydi Günay.

***

Lütfü Günay, 'Cumhuriyet çınarı' sözünü en çok hak edenlerden birisiydi.

Cumhuriyet'in 75. yılına armağan olarak Bilim Sanat Galerisi'nce İbrahim Çiftçioğlu'nun küratörlüğünde hazırlanan sergi nedeniyle şunları yazmıştı sergi kitabına (*):

'Genç Türkiye Cumhuriyeti'nde başlayan batılılaşma hareketi Türk resim sanatının değişim ve gelişimini hızlandırdı ve bu hız günümüze kadar artarak geldi. Bugün ülkemizde, kendi gelenek ve kültürümüzün de katılımıyla ortaya çıkan çok geniş bir yelpazede, içeriği çok değişik ve zengin görünümlü görsel sanatlarımızın serüvenini yaşıyoruz. Bu yelpazenin uç noktalarında gezinen görsel sanatlarımız, kendine özgü ayrıcalıklarla naïf resimden, soyut dışavurumculuğa, gerçekçilikten sürrealizme kadar her türlü eğilime açıktır. İçinde yaşadığımız bu yıllarda görsel sanatlarımız, çağdaş düşüncenin getirdiği, kendini yenileme ve aşma eğilimi içinde; kısaca değişim ve gelişim paralelinde. Ne var ki görsel sanatlarımız, yaşamak zorunda kaldığı toplumla organik bir bütünlük içinde olamadı. 2000'li yıllara bir basamak kala Cumhuriyet'in 75. Yıldönümü'nde eğer Batı görsel sanatlarıyla boy ölçüşebiliyorsak; bu, genç kuşak sanatçılarımızın yapıtlarında cumhuriyete, demokrasiye, temel özgürlüklere, insan haklarına ve aydınlanma felsefesine daha sıcak baktıkları içindir.'

______________________

(*) 'Türk Plastik Sanatları / Türkish Plastic Arts', Yayına Hazırlayanlar: İbrahim Çiftçioğlu, Turgay Kantürk, Bilim Sanat Galerisi Yayını, 1998, İstanbul.