TBMM Genel Kurulu'nun bu hafta başında gerçekleştirilen toplantılarında, gündem dışı söz alan milletvekilleri çözüm bekleyen iki önemli konuyu dile getirdi.
Çözüm bekleyen sorunlardan ilki öğretmenleri ilgilendiriyor…
Yılda bir kez andığımız öğretmenleri…
Genel Kurul, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle yine benzer konuşmalara tanık oldu.
Öğretmenler, bu anlamlı günde, en azından sorunlarının yükünü azaltabilecek müjdeli bir haber bekledi umutla…
Ama beklentileri yanıt bulmadı…
Övgü dolu sözlerle yetinmek zorunda kaldılar yine…
İyi Parti adına gündem dışı söz alan Ankara Milletvekili Şenol Sunat'ın konuşması ise mevcut durumun aynası gibiydi.
İşte o sözlerden bir bölüm:
''Sayın milletvekilleri, yüzlerce öğretmen yetiştiren bir eğitimci olarak, iki gündür siyasilerin paylaşımlarını, konuşmalarını takip ediyorum. İktidardan muhalefete herkes öğretmenliğin ne kadar kutsal olduğundan bahsediyor. Öğretmenliğin önemi üzerine emin olun nutuklar çekiliyor her zaman olduğu gibi, süslü püslü cümleler kuruluyor ama gelin görün ki sadece laf! Öğretmen artık icraat bekliyor. Bırakın sorunları çözmeyi, iktidar öğretmenlerin sorunlarının araştırılmasına dahi el kaldırmıyor. Öğretmenlerimizin sorunlarını duymaya, konuşmaya bile tahammülleri maalesef yok.
Sayın milletvekilleri, acil olarak almamız gereken tedbirler, çıkarmamız gereken kanunlar var. Evet, her seçim döneminde söz verilen, defalarca seçim öncesi söz verilen ancak bir türlü gerçekleştirilemeyen 3600 ek gösterge, öğretmenlerimizin analarının ak sütü gibi helaldir.''
Sunat, bir başka soruna da parmak basıyor:
''Sayın milletvekilleri, aynı dersi anlatan, aynı özveriyi gösteren, aynı fakülteden mezun kişilerin farklı unvanlarla öğretmenlik yapması onur kırıcıdır. Bu yüzden 'ücretli, sözleşmeli, yardımcı öğretmen' gibi sınıflamalara acilen son verilmeli, şartları sağlayan öğretmenler kadroya getirilmeli, atama, terfi ve özlük haklarında yaşanan adaletsizliklere son verilmelidir.''
Genel Kurul'un sonraki gün gerçekleştirilen toplantısı da ivedilikle çözüm bekleyen bir başka sorunla, kadına yönelik şiddetle ilgili ilgili konuşmalara sahne oldu.
Eskişehir CHP milletvekili Jale Nur Süllü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü münasebetiyle yaptığı gündem dışı konuşmasında önemli bir toplumsal yaraya parmak bastı.
Süllü, konuşmasında, yarayı onarmanın zamanın çoktan geldiğine önemle dikkat çekti.
O sözleri hatırlamakta yarar var:
'' Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kadına yönelik şiddet içinde sayısız hazin öyküler barındıran, erkeğin kadına uyguladığı şiddettir. Kadın ve erkek doğumdaki tek farklılıkları biyolojik olan iki farklı cinsiyetin temsilcilerinin aralarındaki güç ilişkisi toplumsal koşullarla şekillenmekte kadının biyolojik farklılığının yazgısı toplumsal yazgıya dönüşmekte, öğrenilen toplumsal cinsiyet rolleriyle sağlanan güç erkekten yana eşitlik dengesini bozmaktadır. Erkek egemen düzenin şekillendirdiği toplumsal cinsiyet eşitsizliği de kadına yönelik şiddetin temel kaynağını oluşturmaktadır.
Erkeğin kadından üstün görüldüğü toplumsal cinsiyet düzeninde erkeğin kadın üzerindeki iktidarını sürdürmesinin aracı olan şiddet mevcut düzenin sürdürülmesinin de bir aracıdır. Kadına yönelik şiddeti üreten dinamikleri, mevcut toplumsal, hukuksal, ekonomik, geleneksel, siyasal ve eğitimsel yapı içindeki ayrımcı ve kadını erkeğe bağımlı kılan mekanizmalardan ayrı düşünemeyiz; dolayısıyla, kadına yönelik şiddetten söz ederken mevcut iktidarın toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bakış açısı görmezden gelinemez. Toplumsal cinsiyet eşitliği tamlamasını kullanmaktan kaçınan, kadını bir birey olarak görmeyip sürekli eş, anne, aile düzleminde konumlandıran merkezî yönetim anlayışının on sekiz yıldır şiddeti üreten tüm dinamikleri şekillendirmesiyse kaçınılmazdır.
John Berger'in 'Görme Biçimleri'nde söz ettiği gibi, görmek ile bakmak arasındaki fark çok ayrıdır. Bakan ama görmeyen, görmek de istemeyen bakanlar, uygulamacılar olduğu sürece 'şiddete sıfır tolerans' denilse de inandırıcı olunamayacağı gibi, sözde 'korumacılık' söylemleriyle kadına yönelik şiddet engellenemez.''
Sorun çok…
Çözüme yönelik icraattan ise eser yok.