Milyonlarca insanın her yeni yıl başında büyük bir merakla beklediği asgari ücret açıklandı. Açıklandı da ne oldu; her zaman olduğu gibi yine dağ fare doğurdu. Yüzde 27’lik artışla asgari ücret 22 bin liradan 28 bin liraya çıktı. 28 bin liranın bir de 75 kuruşu var ki, söylemesek olmaz tabi…
Pazarlık masasında işçi kesiminden kimse yoktu. Enflasyonla mücadelenin bütün yükünü dar ve sabit gelirlinin üzerine yıkan hükümet temsilcisi, yanında da çocuklar gibi şen gözüken işveren kesimi vardı. Kendi kendilerine çalıp oynadılar anlayacağınız.

Gerçi yıllardır AKP politikalarına işçi kesiminden meşruiyet devşiren, özelleştirmeler yapılırken, işçilerin en temel hakları tırpanlanırken sesini çıkarmayan Türk İş Başkanı Ergün Atalay, toplantıda bulunsaydı ne değişecekti. Atalay’ın konu mankeni gibi davrandığını önceki yıllardan gayet iyi biliyoruz.
Türk-İş şimdi toplantılara katılmayarak sözde muhalefet yapmış oluyor; açlık sınırı, yoksulluk sınırı istatistiklerini açıklayarak da önemli bir iş yaptığını düşünüyor olmalı. Kasım 2025 itibariyle açıkladığı açlık sınırı rakamı da 4 kişilik bir aile için 29 bin 828 lira. Aralık ayının rakamının belli olmadığını da hatırlatalım; o zaman bu rakam 30 bin lirayı da aşacaktır.
Yani daha bugünden açlık sınırının altında kalan bir asgari ücretten bahsediyoruz. Satın alma gücü bakımından bir değerlendirme yapılacak olsa asgari ücretin çerez parasına dönüştüğünü söylemek abartı sayılmaz.
Asgari ücretin milyonları ilgilendirdiğini hepimiz biliyoruz. Çünkü, asgari ücret ortalama ücret haline geldi ve çalışanlar daha yüksek değil daha düşük maaşlarda buluşuyor; hatta bazı işletmelerde bu bile çok görülüyor ve işçi, aldığı ücretin bir kısmını yeniden işverene elden iade ediyor.
DİSK AR’ın verilerine göre 2024 itibarıyla Türkiye’de net asgari ücret düzeyi olan 17 bin 2 TL ve altında ücret aldığını beyan edenlerin oranı yüzde 46,7. Asgari ücretin yalnızca yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranı ise yüzde 49,6; bu da yaklaşık 8,8 milyon işçiye karşılık geliyor.
Bu, asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki mesafenin giderek kapanması anlamına geliyor. Milyonlarca emekli ise asgari ücretin kıyısından köşesinden dahi geçemiyor.
Hal böyle olunca gözlerimizin içine baka baka koca makamlarda oturanlar, asgari ücretli ile emekli ile adeta dalga geçer gibi konuşuyor. Ve açıkçası hem Bakan Işıkhan hem de yönetim yanlısı troller, “asgari ücretliyi, emekliyi enflasyona ezdirmedik” gibi gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan bir söylemi yaymaya çalışıyorlar.
Oysa, TÜİK’in üzerinde oynanmış rakamlarıyla bile uyuşmayan bir zam sözkonusu. Örneğin, 2024 yılında resmi enflasyon yüzde 44,4 iken asgari ücretliye yüzde 30 verildi. 2025 yılında ise resmi enflasyon yüzde 31, ama asgari ücrete yapılan artışın oranı sadece yüzde 27.
Maaşının tümünü verse bile kirasını karşılayamayan milyonlarca insanla ancak bu kadar alay edilebilir. Cesaretli davranıyor çünkü karşısında TÜRK İş gibi pısırık bir sarı sendika var.
Her zaman olduğu gibi bir kez daha dar ve sabit gelirliye, işsize, aşsıza yine açlık, sefalet düştü.
AKP döneminde aldıkları ihaleler, imar rantları, teşvikler, vergi muafiyetleriyle servetine servet katanlara ise lüks yatlar, 9 milyonluk saatler, 40 milyonluk daireler düştü, hesaplanamayan maaşlar düştü.


Kısa çöpün uzun çöpten çok alacağı var.