Ligde mücadele eden takımların neredeyse yarısına yakını İstanbul patentli…
Nüfusunun büyüklüğü, ekonomik gücünün devasalığı, tarihsel ve cezbedici güzelliğiyle turistik zenginliği, ülke başkentinin egemenlik hakimiyetinin zayıflatılmasıyla kazanılan yönetimsel üstünlük…Elbette ki bunun yansımasının Süper ligde dengelerin değişmesinde de etkili olması kaçınılmazdı.
Bir de buna 3 büyük olarak adlandırılan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın ekonomik güçleri de eklenince psikolojik olarak da özellikle Anadolu kulüplerinin etkilenmemesi mümkün mü?
İşte Ankaragücü’nün de yeni sezon da bu işten nasibine düşenlerden fazlasını yaşamasında, bazı yönetimsel hatalar dışında şanssızlık, fikstür azizliği de büyük rol oynadı ve de oynamaya devam edecek gibi görünüyor.
Başkent ekibinin; daha ligin başlangıcında İstanbul’da karşılaştığı uzatmalarında sonuna doğru yediği golle müthiş bir geri dönüşümü tamamlanmadan hakkı olan bir puandan da mahrum kaldığı Kasımpaşa mücadelesi hazmedilmeden, TFF ve Başkan Faruk Koca’nın nezaketi sayesinde Çorum’da oynanması ilan edilmişken İstanbul’a alınmasıyla Adana Demirspor mücadelesinde oyun olarak hak edilen 3 yerine 1 puanla yetinildi… Bu da yetmezmiş gibi fikstür gereği 3.maçın da yine İstanbul’da olması “pes” dedirtti. Takımını sil baştan kuran Karagümrük karşısına çıkan sarı-lacivertliler, özellikle son 15-20 dakikada oyuna yapılan müdahaleler sonucunda kurduğu inanılmaz baskı, bir kez daha şanssızlık ve daha fazlası İstanbul ekibinin Arjantinli tecrübeli file bekçisinin maça damgasını vuran kurtarışları sonucunda ancak bir puan getirebildi.
İlk 3 maçta İstanbul’u mesken tutan Ankaragücü için en acısı normal koşullarda 7 puan toplaması kaçınılmazken sadece 2 puanda kalması gerçekten onun adına büyük bir talihsizlikti. Tabi bence bunun sıkıntısını bundan sonraki müsabakalarda da fikstür mağduru Ankaragücü çekecek gibi. Gerçi yönetim resmen açıkladı ama (sütten ağzımız yandığından, ayranı bile üfleyerek içmeye alıştığımız için) yine de bir aksilik yaşanmadığı takdirde diyelim, Ankaragücü, Eryaman stadında muhteşem seyircisiyle buluşacak…Aslında kötü gidişe dur denilebilecek bir rakip olarak, lige ve Avrupa kupalarına çok iyi giriş yapan yenilgisiz Fenerbahçe’nin torbadan çıkması pek de hoş bir tesadüf değil.
Tolunay Kafkas da takımın gerçek kimliğine bürünebilmesi için Fenerbahçe maçından sonra girilecek milli maç arasını göstermesi boşuna değil.
Peki Ankaragücü için İstanbul deplasman eziyeti, milli maç arasından sonra sona erecek gibi bir düşünceye sakın kapılmayın… İlk yarının kalan haftaları için sırasıyla Galatasaray, İstanbul, Başakşehir ve Pendik için tekrar tekrar oraya gidilecek. Bu arada bir tek Beşiktaş, Eryaman stadında konuk edilecek.
Gelelim Karagümrük maçına… Tolunay Hoca, Karagümrük karşısına bir tek Kitsiou’nun yerine, büyük umutlarla alınan ve Ankaragücü’nün en pahalı transferi olan Olimpiou Morutan’a yer vererek başladı.
Karagümrük’ün hocası rakibini iyi analiz etmiş olacak ki ilk yarı istatistiğine baktığımızda Başkent ekibinin hanesinde bolca sıfırlar vardı. Bırakın isabetlisini bir tek şut dahi çekilememiş. Sıfır korner, gol beklentisinin yanında da kocaman bir “0” var. Bu durum gerçekten hiç de alışılagelmiş değil…
Bazı kendini bilmişlerin Tolunay Kafkas’ın TV görüntülerine aldanıp “Hoca” sınıfından saymazken, o takıma yapacağı dokunuşlarını düşünüyordu. Ta ilk geldiği günden itibaren sürekli yazdığım gibi, bir antrenörü gerçek hoca yapan özelliklerinden en önemlisi oyunu iyi okuyup yerinde müdahaleleri yapabilmektir. Bu da bazıları üzülecek ama Ankara çocuğu Tolunay’da ziyadesiyle var. Bunu geçen sezonda kendinden öncekilerin bıraktıkları enkaza rağmen yaptıklarıyla kanıtlamıştı zaten ama gel de klavye şövalyelerine anlat anlatabilirsen.
Gerçekten ikinci yarıda Karagümrük ikinci yarıdaki Ankaragücü karşısında ne yapacağını bilmez durumdaydı. Ama insanda bilginin yanında da biraz da şans olacak. İkinci yarıda tersine dönen istatistikleri şöyle belirteyim ki sarı-lacivertlilerin değişimi iyice idrak edilsin…
İlk yarıda hiç olmayan şut sayısında rakip yakalanarak, olmayan isabette ise 7’de 5 yapılmış. Yine gol beklentisinde rakip geçilmiş, net pozisyonda da katlama yapılmış. Rakip ceza alanında topla buluşmada Karagümrük ikiye katlanmış, “0” olan korner atışlarında da 5’e 3 üstünlük kurulmuş.
Bunları yapabilmek, kuralları son derece basit olduğu için ezberi iyi olan herkesin kendisini futbolun ulema katında görenler bilmeli ki, bunun için kurallarda yazmayan oyun okuma, dokunuşları yerinde ve sağlam yapabilme, futbol bilgisi, psikolojik duyarlılık, tecrübe, çok çalışma, literatürü, gelişmeleri yakından takip etme, antrenman bilgisi ve daha çok sayılması gereken meziyetlere sahip olmak gerekir. Kendine, yaşamını futbola adamış bu adam gibi adamları 3-5 kural bilgisiyle bilinçsizce eleştirme hakkı verenlere önce kendilerine sonra da yaşantılarına bakıp aradaki farkın bilincine vararak bir değerlendirme yapmalarını öneriyorum.