Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, yaptığı açıklamalarla yine tartışma yarattı. Sözlerine bakılırsa kendisi ıstırap içinde kıvranıyor; geceleri gözlerine uyku girmiyor sanki. Çok büyük derdi var. Çünkü, gençler camiye gitmiyor.

Şöyle sesleniyor Erbaş:

'Topluyoruz, çarpıyoruz ulaştığımız sayı bir milyonu, bir buçuk milyonu geçmiyor. Cuma namazlarında hutbe verme imkanı buluyoruz. 18,5 milyon üniversite öncesi öğrencimiz var. 8,5 milyon üniversite öğrencimiz var. Bu gerçekleri kardeşlerimize kim anlatacak?'

Türkiye Cumhuriyeti'nin 8-9 bakanlığının bütçesi kadar bir ödenek kullanıldığı, neredeyse boş bulunan her yere camiler kondurulduğu, üstelik Karaköy vapurundaki seyyar işportacılar gibi 'camiye gelene hediye' dağıtıldığı halde sonuç bu…

Diyanet'te para çok, halkla ilişkiler biriminin faaliyetleri de iyi… Vatandaş yorulmasın, evinden çıkar çıkmaz cami avlusuna düşsün diye adım başı cami de yapılıyor. Üstelik hatırlarsınız, sabah namazına mesai saatleri ayarı da verilmişti. Amaç, hem mesaiye yetişmek hem de namazı cemaatle kılmak isteyenleri rahatlatmaktı. Bunlar yetmiyor; gençler için ayrıca kampanyalar düzenleniyor.

Örneğin 'Namaza gel hediyeni al' kampanyası…

'Camiye Koşuyoruz, Namazla Buluşuyoruz' kampanyası…

'40 gün camide namaz kılana bisiklet' kampanyası

Camiye gelene kol saati, laptop, defter kitap…

Ama olmuyor, olmuyor, olmuyor…

Erbaş, topluyor, çıkarıyor, bölüyor, çarpıyor hep aynı… Sonuç değişmiyor. 27 milyon gençten sadece 1 milyonu namaza gidiyor.

Elinde kılıç ile Ayasofya'nın minberine çıkmaya benzemiyor bu iş.

Gerçekleri Erbaş'a kim anlatacak? Gerçek şu.

Namaz kılana defter, bisiklet, laptop dağıtmak bir tür rüşvet ilişkisi değil midir? Diyanet nasıl olur da mesela bu kampanyayı sorunlu görmez.

Camilerin adeta parti ofislerine dönüştürüldüğü bilinmiyor mu? Camide protokol olur mu?

Camide seçim konuşmaları yapılır mı?

Camide, kin, düşmanlık, nefret kusan vaazlar verilebilir mi?

Haram olan faiz, TOKİ'den ev sahibi olmak için bankadan kredi alındığında niye caiz hale geliyor?

İmamlar neden sürekli kadın bedeni ile ilgili yorumlar yapıyor?

Aç ve açıkta olan yoksula şükretmeyi vaaz ederken siz neden lüks ve şatafat içinde yaşıyorsunuz?

Gençlerin sabah namazına gelmemesini bu kadar dert ediniyorsunuz da onun yazılı sınavda 95-100 alırken, saçmasapan soruların sorulduğu sözlü mülakatta 50 ile elenmesi ve geleceklerinin ellerinden çalınması hiç mi umurunuzda değil?

Camiye gitmeyen gençler, neden doğdukları ülkeyi terk edip 'Hıristiyan Kulübü' dediğiniz ülkelere gitmek için olmadık yöntemleri deniyorlar?

Din dediğiniz şey sadece namaz kılmak, oruç tutmaktan mı ibaret?

Öyle fazla toplayıp çıkarmaya gerek yok Sayın Erbaş… Bu soruların cevabını verirseniz, gençlerin camiden neden öcü görmüş gibi kaçtığını da anlarsınız.