1954 yılı Mart ayında kapatılan Köy Enstitüleri bugün hala gündemde. Onlar devrimci atılım yuvalarıydı. Özgün Türk buluşu olarak dünyaya duyurulmuştu. Köylerde muhtar ve imam egemenliğine son veren, iş içinde uygulamalı eğitime dayanan, özgürleşme eyleminin başlangıcı sayılan, köyü canlandırmayı, kalkındırmayı amaçlayan kurumlardı.
Ulus ve insan olma yolunu açan, öğretim birliğinin, eğitimde fırsat eşitliğinin anlam kazandığı bu eğitim yuvaları; eğiten-öğreten, eğitimli insan gücü yaratmayı ve bu gücü köylere yerleştirmeyi amaçlayan kurumlardı aynı zamanda.
***
Düşünen, düşündüğü gibi yaşayan, katılımcı, paylaşımcı (imececi) üretici bir toplum yapmak işlevi de vardı bu kurumların. Öğrencileri okul yönetimine katılan, binalarını kendileri yapan, el sanatlarını, uygulamalı tarımı başlatan; resim-müzik-tiyatroyu köye taşıyan, klasikleri okutup aydınlanmayı hedefleyen, böyle donatılan kişileri köylere yollayan kurumlardı.
Kitapla ekmeğin bir tutulduğu, en az 40-50 kitabın okunup özetlendiği, köylünün bilinçlendirildiği, köye elektriğin-suyun-yolun getirildiği,17 bin dolayında öğretmenin yetiştirildiği kurumlardı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü; kendi kurduğu bu kurumları 'Cumhuriyet'in eserleri içinde en değerlisi ve en sevgilisi' olarak nitelendirmesine rağmen ne yazık ki,1954 yılında kapatılıyordu…
***
6-7 yaşlarında olmalıyım. Amcam bir alet çalıyor ve şarkı söylüyor. Mandolin imiş bu aletin adı… Okulda öğretmişler. Bavulunda pek çok kitap var. O Kastamonu Gölköy Enstitüsü'nün ikinci dönem mezunlarındandı ve köyümüze öğretmen olarak atanmıştı.
Evimizin kiracıları Zuhal Ilgaz, Seyfi Sezer, M.Necati İmre köyümüzün öğretmeniydiler. Okula gidene kadar, onların arasında okuyup yazmayı, hesap yapmayı öğrenmiştim. Sonradan enstitülerde okutulan Pedagoji kitabını da okuyacaktım, pek bir şey anlamasam da.
***
İlkokulda ilk öğretmenim de Köy Enstitülü'ydü. Mustafa Mekikoğlu Gölköy'ün ilk mezunlarındandı. Şehire indiğimizde İlkokulda ve ortaokulda da bize öğretmenlik yapanların bir kısmı da Köy Enstitülü idi. Lise'de okurken, Mahmut Makal'ı,''Bizim Köy'' kitabıyla tanıdım. Devrek Baston Festivallerinde ve Bartın Kitap Fuarlarında, kimi enstitülü yazar-şair dostlarım oldu. Ankara'yı mesken tutalı bu sayı çoğaldı: Mehmet Başaran, Hasan Kıyafet, Ali Dündar, Osman Bolulu, Musa Uysal(Emmi),Nadir Gezer, Talip Apaydın, Enver Atılgan, Ali Yüce, Nedim Şahhüseyinoğlu hemen anımsayıverdiklerim.
***
Köy Enstitüleri denince ilk akla gelen Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç'tur. Onlar ki, bu yola bütün benlikleriyle baş koymuşlardır. Bu kurumlarla özdeşleşmiş simge ad olmuşlardır. Onlar bilimsel düşünceye dayalı, özgür ve demokratik eğitimle, üretime yönelen, doğayı ve çevreyi korumayı eksen alan bir gelişmeyi ve geliştirmeyi amaçlayan, çağdaş-barışçı bir toplum oluşturmak için çalıştılar. Eğer kapatılmamış olsalardı, bu kurumlardan yetişen kuşaklarla ekonomisi IMF'ye, Dünya Bankası'na bağımlı bir Türkiye'ye izin vermeyeceklerdi.
Bugün yazınımızın en üretken, en güçlü kalemleri, bilim ve sanat adamları, bu kurumlardan yetişen 70 kişiyi bulmaktadır. Onlar çok önemli, anlamlı yapıtlara imza attılar. Yaşayanlarına saygı, sevgi; sonsuzluğa göçenlerine rahmet diliyor, özlemle anıyorum.