74'lü yılların Türkiye’sinin ekonomisini en iyi anlatan albümlerden biriydi Cem Karaca ile Dervişhan’ın birlikte seslendirdiği “Yoksulluk Kader Olamaz” albümü. Geçenlerde nereden aklıma geldiyse yine çıkarıp dinledim...

“Radyolarda şarkılar boş ver diyorlar

Açlıktan verem olana bal ye diyorlar

Ben vatandaş Ahmet'im evkafta memuru
Ay sonunda henüz olmayan evde kömür

Bi' kilo et seksen lira, tadını unuttum
İnsan gibi yaşamanın adını unuttum

Yoksulluk kader olamaz, kader değildir

Firavunlar bile böyle gaddar değildir

Devlet baba borç içinde, sabret diyorlar

Sen de bakkala kasabası borç ve diyorlar

Ben onurlu insanım, boyun eğilemem

Alacaklı ver deyince veremem”

Dinlerken hüzünlendirirdi. Yıl 1974’ler 8-10 yaşlarında…7 nüfusa bakan bir ilkokul öğretmeninin maaşının eve yansıması ile bu şarkı arasındaki usumda kurduğum bağı, şimdi yaş 60’lara dayandı, hiç mi unutmaz insan.

1975’in gayrisafi yurtiçi hasıla tutarı 46 milyar doları biraz geçiyor. 2025 yılı GSYİH 377.6 milyar dolar. 8 kat artan bir büyüklük. Sadece rakamlar büyümüş. Yaşam kalitesi ya da hayat standardı 8 kat artmış mı?

KAMU-AR tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye'de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 28 bin 444, yoksulluk sınırı ise 87 bin 910 lira. Halen akşam saatlerinde pazarlardan ihtiyacını karşılayan insanlarımız var. Tıpkı 1970’lerde de olduğu gibi. 1975’lerden bu yana 50 yıl geçmiş, ülke ekonomisinde değişen hiçbir şey yok. Sadece gayrisafi yurtiçi hasıla rakamsal olarak büyümüş. Nüfus 1974’lerde 40 milyon, bugün 86 milyon, iki katı artmış.

Bugünlerde muhalefete geçmiş DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan 2011 yılında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı iken günlük kişi başına 1 doların altında geliri olan vatandaş kalmadığını, 2 doların altında geliri olan vatandaş sayısının da yüzde 3'ten binde 2'ye indiğini ifade etmişti. Yıl 2011…

Düşünün o yıl, günlük 1 dolarlık gelir aylık 54 lira ediyor. 2 dolarlık gelir 108 lira. Babacan aylık 108 liranın altında yaşayan insan kalmadığını, aylık 216 liranın (4 dolar) altında gelirle yaşayanların ise nüfusun yüzde 3.6’sını (yaklaşık 2.6 milyon kişi) oluşturduğunu söylüyor. 2011’lerde de yoksulluğun rakamlarına bakar mısınız?

Aylık 108 lira, 216 lira. Bu tutarlar bugün bazı insanların cebinde yok biliyor musunuz? O yüzden iktidarın kapatma yarışına girdiği 60 liraya yemek yiyeceği Kent Lokantalarının önünde kuyruğa giriyorlar.

Bugün de önümüzden ekonomik veriler akıyor…

Mesela Aile Bakanlığı’nın yardım ve destek tutarlarına ilişkin açıklamaları…“Sosyal devlet” olmanın gerekçesiyle açıklansa da verilere bakıldığında insanın içi acıyor.

Evlerinde bakılan tam bağımlı vatandaşlara ve ailelerine ekonomik destek amaçlı “Evde Bakım Yardımı” eylül ayında 6 milyar lira yapılmış. 2006 yılından bu yana veriliyor. Bugün hak sahibi başına aylık 11 bin 702 lira ödeniyor. Yoksul aile çocuklarının eğitim için eylülde1 milyar 433 milyon lira Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) ödemesi.

Bir başka veri, eylülde yaşlı ve engellilere yapılan aylık destekleme. 4 milyar lira yaşlı aylığı, 3,1 milyar lira engelli aylığı.

2025-2026 eğitim öğretim yılının ilk dönemi için ihtiyaç sahibi hanelerdeki öğrencilerin eğitim masrafları için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına (SYDV) 1.5 milyar lira aktarıldı. Kırtasiye, okul kıyafeti, ayakkabı, kışlık kıyafet gibi temel okul ihtiyaçlar, eğitim materyali yardımı başlığı altında öğrencilere ulaştırılıyor.

Taşımalı eğitim uygulaması dışında kalan öğrencilere barınma-taşınma, yemek giderleri gibi yardımlar yapılıyor. Lise ve üniversite sınavlarına girecek öğrencilerin de sınavlara hazırlık materyalleri temin ediliyor. Üniversite okuyan ihtiyaç sahibi öğrencilere çeşitli eğitim yardımları yapılıyor.

Ailelerinden uzakta örgün eğitime devam eden ihtiyaç sahibi öğrencilerin, ailelerinin yanına gidip-dönmekte kullanacakları yıllık 2 gidiş-2 dönüş toplam dört bilet desteği. Ulaşım Giderlerinin Karşılanmasına Yönelik Destek Programında üst limit tutarı tek yön 1.900 TL.

Düşünsenize yılda 4 kez ailelerin çocuklarının yanlarına gelmesi için gönderemediği 8 bin lira gibi bir tutardan bahsediyoruz.

Son bir bilgi Aile Bakanlığı’nın sosyal yardım hattına yapılan çağrıların ortalama sayısını Eylül 2025 itibarıyla günde ortalama 17 bin. ALO 144’e yapılan çağrıların aylık ortalamasının ise 380 bine ulaştı.

Rakamları okudukça sizin de içiniz sızlamıyor mu?

Aradan yarım asır geçmiş, ekonomide sadece rakamlar büyümüş. 50 yıl öncenin çocuğu bugün baba olmuş ve bugün babasının yaşadığı dramı yaşıyor. Babası gibi çocuklarına ekonomideki zorluğu yansıtmamak için çırpınıyor.

İnsan soramadan edemiyor! Bugünün çocukları anne-baba olduklarında dün ve bugün yaşanılanları yarın da onlar mı yaşayacak?

Diyor ya büyük şair “Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin”…

Biz de soralım: “Yoksulluğun resmini yapabilir misin?…