2024 Paris Olimpiyat Oyunlarında madalya sayısında yaşanan sert düşüş, Türk Spor Teşkilatı yöneticilerinin canını çok acıttı!
Bu durum, sadece alınan madalya (8) sayısının azlığından, 36 yıl sonra ilk kez altın madalya alınamayışından kaynaklanmıyor… Bu acının asıl nedeninin, devletimizin en tepesinden yenilen ciddi azar olduğunu sağır sultan bile duydu. Bir de herhangi bir gelişme olmadığı takdirde ülkemizde yapılacak genel seçimlerin 2028 Los Angeles’e denk gelmesi, teşkilat üst düzey yöneticilerinin paçalarının tutuşmasına neden oldu. Benzer sonucun alınması halinde başlarına azarlanma dışında daha kötü işlerin geleceğinin bilincinde olan yöneticiler, sporumuzdaki gelişmenin 2028 olimpiyat oyunları için ciddi önlemler alınmadığı ve yeterli çalışmanın yapılamadığı takdirde pek de hayırlı geçmeyeceği sinyalleri vermesi üzerine her zamanki gibi işin kolayına kaçmayı deneyip inanılması güç ve Türk sporunu belki de bir batağın içine sürükleyecek bir yolu seçtiler.
Bu yol, genelde atletizmde denenen devşirme sporculardı. Camia buna alışkındı ve çoğu ülke bunları zaman zaman gerçekleştiriyordu. Türk atletizmi de birçok kez bu yola başvurdu. Genelde ucuz maliyetler olduğu için Afrikalı atletler tercih ediliyordu. Elvan Abeylegesse, İlham Tanui Özbilen, Kaan Kigen Özbilen, Polat Kemboi Arıkan ve Yasemin Can bunların başını çekiyordu.2014 yılında da tüm dünyaya açıldık…Jamaikalı Jak Ali Harvey, Azeri İlham Guliyev ve Kübalı Yasmani Capello ile anlaşarak ülkemiz adına yarıştırdık.
Ancak son bir ay içinde gerçekleştirdiğimiz “Beşi bir yerde” operasyonu, dünya spor camiasını bile şaşırttı. Teşkilatın gerçekleştirdiği bu operasyon yabancı medya tarafından “emsalsiz” olarak karşılandı ve “Beş elit sporcu, en iyi yıllarında, aynı hafta içinde ülke değiştiriyor. Bu kadar cesur bir hareket için bir etiket bulmak zor.” şeklinde değerlendirildi.
4 Jamaikalı, Rojé Stona ve Rajindra Campbell, Wayne Pinnock ve Jaydon Hibbert; ve bir Nijeryalı atlet Favor Ofili, Türk olmayı kabul etti.
İşin ilginç yanı yabancı basına bu açıklayan kişi, atletizm camiasınca menajer olarak bilinen ve daha önce benim bildiğim kadarıyla Elvan Abeylegesse, soyadını verdiği İlham Tanui ile Kaan Kigen, Polat Kemboi Arıkan ve Yasemin Can gibi devşirme atletleri, Türkiye’ye kazandıran Önder Özbilen… Peki kendini ne olarak tanıtıyor, “Gençlik ve Spor Bakanı Danışmanı.”
Daha bitmiyor… Atletizm Federasyonumuzu bütçesi belli… Bu kadar devşirmeye milyonlarca doları (her sporcuya 500’er bin dolar imza parası, onbinlerce dolar maaş, ödüller, antrenör ücretleri, iaşe ve ibate, pirimler vs.) ödeyemez... Tasarruf nedeniyle kampları kısıtlıyor, uluslararası turnuvalara yeterince sporcu gönderemiyor, yurtiçi turnuvalara bile katılan sporcu, antrenör, hakem ve kulüplere zorunlu ödemelerde bile sıkıntı çekiliyor.
Buna da çözüm bulunmuş… Devşirmelerin lisansları, İstanbul Gençlik Spor Kulübü üzerinden çıkartılacak ve tüm masraflar bakanlık tarafından karşılanacak.
Peki bunlar hemen Türk olarak uluslararası turnuvalara katılabilecek mi? Elbette ki hayır, World Athletics’e başvuran sporcu, federasyon değişikliği için üç yıl beklemek zorunda. Bu sürede hiçbir organizasyona katılamıyor. Bir tek istisnası var, sporcunun eski federasyonu izin verdiği takdirde bu engel aşılabiliyor… Bu da acaba Jamaika ve Nijerya federasyonlarına ne kadar ödeme sözü verildi sorusunu gündeme getiriyor. Siyasi iltica etmesine rağmen Naim Süleymanoğlu’nun Seul’de milli mayoyu giyebilmesi için Bulgaristan’a kilolarca altın verildiğini çok iyi hatırlıyorum.
Elbette yasa gereği Gençlik ve Spor Bakanlığının her yaz ve kış olimpiyat oyunlarına hazırlanmak amacıyla olimpik spor dallarında 8 bin sporcu yetiştirilmesi zorunluluğu var. Ama zahmete ne gerek var, ver elin sporcusuna 5-10 milyon dolar sıkıntı bitsin.
Federasyonumuza gelince, gerçek özerkliği yaşayamadığı, parayı verenin düdüğü çaldığı devirde eli kolu bağlı ve teşkilata muhtaç durumda. Kendine verilen zoraki görevi istemese de yerine getirmek zorunda. Türk sporcular ve antrenörleri de asgari imkanlarla yetinmek, kaderlerine razı olmaktan başka seçenekleri yok. Tek şansları onları kabul edebilecek bir ülke bulmaları.
İşte sporumuzun geldiği son durum…