Aslında bu bir öyküydü. Anonimleştirdim. Her hangi bir memlekette, her hangi birinin başından da geçmiş olabilir bunlar…
“Minnettarlık Hapishanesi” Bazen çift ruhlu kişiler vardır. Bunları sinema filmlerinde, romanlarda da görürsünüz. Aynı bedende iki ayrı ruhu anlatmak bir yazar için çok zordur. Bizde çift kişilikli insanlar var mıdır derseniz, ben var derim. Benim sözüm değil bu. Ama bu bağlamda Anadolu’da kasaba kültüründe yaşayan bazıları için var. Örnek ise Yeniçağ’a kadar Devrekli, ondan sonra ver elini Anadolu…
***.
Ne kişiler vardı ne iyilikler yapmıştım onlara. Doydukları soframı pislediler sonradan. El alem ne der dedik, sineye mi çektik? Hayır! Sustuk sadece…
Ne yazıyorsun sen diye soruyorlar bana zaman zaman? “El alemin dediklerine yanıt veriyorum” diyorum. Bunlar benim dostum değilmiş; arkamdan vurdular sonra. Minnettar olacakları yerde; bu hapishaneye girmekten korktular anlaşılan…
***
Onlar kendilerini bilirler demekle yetiniyorum. İyilik enayilik değildi. Yanımda gezerken, adam olduklarını unutup minnet duygusuyla teşekkür edecekleri yerde; ellerinin kiri servetleri ve sayemde edindikleri saygıyla anlatacakları yerde; “sen beceriksizsen ne yapalım, sen ne yaptın ki” diyenleri Allah’a havale ettim çoktan. Şimdi vicdanlarının hapsindeler. Bu beni üzse de iyiliklerimin çok kişiye sermaye olması da ayrı bir baskı onlar için…
***
“İyilik et kele, öğünsün hele” denir. “Alet işler el övünür “devrindeyiz. “Para el kiri derler, verip parayı tertemiz olurlar.” Haram helal ayrımı yoktur onlar için. Kimseleri himayelerine almadıkları gibi, himaye edilmelerinin huzursuzluğunu görüyorum yüzlerinde her fırsatta.
***
Artık yanıma bile gelemiyor, elleri cebinde ancak uzaktan bakabiliyorlar. Yanımda yöremde gezerken, adam olduklarını sandı çoğu. Hatta el etek öpmeye kadar vardırdılar işi. Ama ben parayla adam olmak yerine parasız adam olmak arasında gidip gelen bu zavallıları ise zaten adam yerine koymadım hiç…
***
Onlar kimler mi? Adlarını vererek kahraman yapmak istemem. Bu kadar ucuz adam olmadım. Bu yazı bana yakışmadı belki biliyorum. Ama yakıştıranları da asla bağışlamadım. Ahrette bile hakkımı asla helal etmiyorum onlara…
Peki, böyle bir hapishane var mıdır? Elbette yoktur. Bu, bir diş hekimi dostumun ifadesidir. Aslında VİCDAN denen yastıktır bu tanım.
Başımı yastığa koyduğumda hemen uyumanın rahatlığını yaşıyorum. Bile isteye kimseye kötülük yapmadım. İyiliklerimi ise bilenler biliyor zaten. Bilmeyenlere ise bunun bir insanlık sorunu olduğunu hatırlatmakla gelecek kuşaklara örnek olsun diye yazdım sadece.