“Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” diye diye ülkenin ekonomisini karartan Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den sonra bu göreve atanan Mehmet Şimşek, “Türkiye’nin rasyonaliteye dönmesinden başka seçeneği kalmamıştır” diyerek işe başladığında ekonomi çevreleri bayağı umutlandı. Zaman içerisinde Nebati’nin epistemolojik kopuş yaratan heterodoks (!) politikalarından geri dönüşler de olmadı değil.
“Çin modelini uygulayarak ihracatta patlama yapacağız” lafları rafa kalktı örneğin. “Nas bu nas” denilerek faizi sıfırlama düşüncesinden geri dönüldü ve sessiz sedasız faizler artırılmaya başlandı.
Böylece, güya Merkez Bankası’nın bağımsız davranabileceğine dair bir kanaat finans çevrelerine kabul ettirilmeye çalışıldı.
Şimşek’in kişisel kariyerinde İngiltere’nin önemli bir yeri vardı; yıllarca Londra’da bulunmasından dolayı Türkiye’ye yabancı sermayeyi çekme kapasitesi olduğu düşünülüyordu.
Zaten kendisinin bakanlık için tercih edilmesinin sebebi de bu idi.
“Rasyonaliteye dönülecek” mesajını verdikten sonra Şimşek, elinde çanta ülke ülke dolaşıyor. Bir gün Londra piyasalarında sermayeye güven vermeye çalışıyor, başka bir gün ABD’ye gidiyor, olmadı Körfez ülkelerine tur üstüne tur atıyor. Katar’dan giriyor, Birleşik Arap Emirlikleri’nden çıkıyor, oradan Suudi Arabistan’a geçiyor.
Aslında Şimşek’in yabancı sermayeyi Türkiye’ye getirme turları konusunda kimsenin iyimser değerlendirmeleri yok ama umut işte.
Nasrettin Hoca’nın göle maya çalması gibi… “Ya tutarsa” hesabı…
Şimşek, en son Suudi Arabistan’ın Varlık Fonu tarafından yönetilen kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Future Investment Initiative Institute tarafından düzenlenen etkinlikte konuştu ve yabancı yatırımcılara mesajlar yolladı.
“Türkiye yeni bir program ve yeni bir ekiple geri döndü. Çok kapsamlı bir yapısal reform gündemimiz var. Siyasi belirsizlik ortadan kalkıyor. Önümüzde beş yıl var. Merkez Bankası’nda yeni bir ekip var ve enflasyonu kontrol altına alıp tek haneye indirmek için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar. Bu amaçla bir programımız var. Güveni kaybetmek kolaydır ancak yeniden kazanmak zaman alır.” dedi.
Şimşek, dolaşa dursun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şimşek’in uçurmak istediği balonu patlattı adeta. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları başladığında kimi çevrelere göre daha itidalli konuşmalar yaptığı ve denge politikası güttüğü düşünülen Erdoğan’ın, aslına rücu etmesi uzun sürmedi. Partisinin meclis grup toplantısında "Ey İsrail, sen bir örgüt olabilirsin çünkü Batı'nın sana borcu çok. Ama Türkiye'nin sana borcu yok. Batı Hamas'ı bir terör örgütü olarak görüyor. Hamas bir terör örgütü deği, topraklarını korumaya çalışan bir kurtuluş ve mücahitler grubudur" diye konuştu.
Bu konuşmasıyla da Şimşek’in oluşturmak istediği güveni yıkıp geçti. Nitekim, dünyanın terör örgütü olarak tanımladığı Hamas’a verilen desteğin etkisi piyasalarda hemen hissedildi. Borsada büyük kayıplar yaşandı, devreler kesildi, altın ve döviz yükseldi. Hepsinden önemlisi ABD Kongresi’nden bir grup, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a mektup yazarak “Herhangi bir Türk bankasının Hamas'ın finansmanına karışıp karışmadığının araştırılması…” talebinin de aralarında olduğu 6-7 maddelik bir liste hazırladı.
Erdoğan’ın sözleri, acaba grup toplantısında söylediği gibi mi kalır yoksa uzun vadede Türkiye’nin başına iş açar mı? Acaba, yerel seçimler yaklaşırken şimdi de Hamas ve İsrail çatışmasından güç mü devşirilmek isteniyor?
Kesin olan şu ki, ileride yaptırım uygulanabileceği endişesiyle yabancı sermayenin kulağına kar suyunun kaçtığıdır.
Mehmet Şimşek’in uykularının kaçtığına eminim.
Mehmet Şimşek ve Hamas
Kelime ATA
Yorumlar