Dünya genelinde artık siyasi hayatta tutunmanın yegane şartlarından biri olan popülist politikalar şöyle üretiliyor: Halk için değil ama halktan görünerek. Bununla ne demeye çalışıyorum? Gidişatın halkın refahına yükseltmek için olmadığı çok açık ama sorsan herkes halkın adamı, üstelik oldukça alt kültür bir ifade biçimiyle siyasi hayatını koruyor bu insanlar. Düşük kültürden kasıt maddiyat veya ırksal bir sınıflandırma değil asla yanlış anlaşılmak istemem. Aksine benim bahsettiğim siyasetçiler oldukça zenginler, zaten bu devirde orta gelirli bir siyasetçi bulmak zor!

Örneğin Trump'ın en son yaptığı konuşmayı dinlediğimde bir kez daha dehşet içerisinde, acaba yanlış mı anladım diyerek dinledim. İfade aynen şöyle "Biz neden hep b.ktan ülkelerden göçmen alıyoruz? Somali gibi ülkelerden ne diye alıyoruz?" Bu nasıl bir siyasi üslup? 21. yüzyılın siyaseti bu kadar çirkin ve avam işte. Zaten popülizmin varacağı lümpenlik buydu bu arada, sürekli halkın adam, halk için, halktan biri denilen kim varsa ben halkın yararına bir çivi çaktıklarını görmedim. Kimin siyasi söyleminde ne dominantsa sanki asıl o şey eksik o insanlarda. Bu da çok tuhaf bir ironi açıkçası.

Bilemiyorum bazılarımız 20. yüzyılın siyasetine sıkıştı, ben de o kesimdenim. Kendini bilen, konuşmayı bilen, oturmasını kalkmasını bilen ve pis ağızlı olmayan siyasetçilerin nostaljisinde yaşıyorum. O bürokrat zihniyetli, soğuk, buz gibi saygıdeğer siyasetçiler artık yoklar ve bu avamlık bu devrin normali oldu. Birisi göz göre göre insanları ırkıyla, geldiği yerle, diniyle hedef gösterebiliyor yani milyonların gözü önünde rahatlıkla nefret suçu işleyebiliyor. Siyasetçilerin karıştıkları davalar mesela kariyer bitirici olmalı ama hayır, isminiz p.dofili gibi dünyanın en iğrenç suçuna karışıyor ama halen siyasi hayatınıza bir şey olmuyor, ceza almak şöyle dursun daha çok oy alıyorsunuz. Yahu ben artık bilinçli bir seçmen ve bir dünya vatandaşı olarak şu soruyu soruyorum: OY VERMEMENİZ İÇİN BAŞIMIZA TAŞ MI YAĞMASI GEREK?

Bir insanın adının çocuk t.cavüzcüsü olarak geçmesi mesela yeterli değil mi tepki koymak için? Bir daha asla yüzüne bakmamak için, o partinin sonsuza kadar önce mağdurlara sonra halka özür borçlu olması için yeterli değil mi? Değil. İnsanlar böyle lümpen konuşmaları yapanları çok seviyorlar, ben şahsen bunun sosyolojik bir aşağılık kompleksi ile bağlantılı buluyorum ve din, dil, ırk ayırt edilmeksizin gerçekten insanların bu şiddet dolu siyasetçilere sempati duymalarını toplumsal bir rahatsızlık olarak değerlendiriyorum. Burada bireye odaklanmak bizi yanıltacaktır, insanlar çeşitli yetersiz muhakeme yetenekleri veya kompleksleri nedeniyle bu tip saldırgan partilere oy veriyor, radikal gruplara dahil olabiliyorlar ancak bence bu olayları kitlesel değerlendirmek çok daha yerinde olacaktır. Birkaç ucuz oy için toplumun aklıyla oynayan siyasetçiler bu kutuplaştırmanın bedelini halka ödetirler ve kitleler bir günde radikalleşmezler, bu bir süreçtir. O sürece giden adımları popülist gözüken kutuplaştırıcı siyasi politikalar üretir. Halkı bölen hiçbir şey halkçı değildir. Toplumun mozaiğini iyi anlamanın önemiyle birlikte herhangi bir siyasetçi kim için olursa olsun nefret söylemi üretiyorsa o siyasetçiden uzak durulmalıdır. İnsan kendi ötekisine duyduğu merhamet kadar insandır bence. Tanımadığı birinden ailesinin veya o günün siyasi menfaatinden dolayı nefret etmek benim asla anlayamayacağım bir şey...

Son olarak dilerim bu lümpen söylem ait olduğu çöplüğe geri dönecektir...