Milli Gazete'nin 10 Mayıs tarihli nüshasında yeralan manşet çok çarpıcıydı. Muhabir Onur Şeyhmus Şahin imzalı 'Kiraya arkadaş aranıyor' başlıklı haberde, İstanbul'da artık yüksek kira bedellerini ödemekte zorlananların ev ya da oda arkadaşı aramaya başladığı, bunun da emlak alım satımında yeni bir sektörü ortaya çıkardığı yazılıydı.

Meğerse İstanbul'un ucuz yerleşim yerleri olarak bilinen Bağcılar, Esenyurt ve Sultanbeyli'de bile ev kiraları asgari ücreti geçmiş. Bu demektir ki, toplumun en alt gelir grubunda yeralan insanlar artık sokakta yaşama riski ile karşı karşıyadır. Görüşlerine yer verilenlerin anlattıkları çok iç karartıcı ve genel gelişmeler yakın gelecek için bir umudu korumayı imkansız kılıyor.

Türkiye'de yaşamak başlı başına ironiden ibaret desek yeridir… Çünkü, geniş kitleler, açlık ve barınma sorunu ile karşı karşıya iken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yine bir paket açıkladı, 'bir müjdem var çocuklar' dedi.

Bilin bakalım ne oldu?

Şapkadan aynı tavşan çıktı ve her zaman olan oldu.

Paketten yine müteahhitlere ve inşaat sektörüne destek çıktı. Buna göre, Mayıs başı itibarıyla yüzde 40'ı tamamlanmış ve asgari yüzde 50'si satılmamış inşaat projelerinin tamamlanabilmesi için 20 milyar liralık kaynak ayrıldı. İlk kez konut alacaklara, 2 milyon liraya kadar değere sahip birinci el satın almalar için, 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,99 faizle kredi verileceği açıklandı. Ayrıca konut değerinin en az yarısı 1 Nisan 2022 tarihinden önce açılmış döviz tevdiat hesaplarının bozdurulması veya fiziki altınların Merkez Bankasına satılarak karşılanması şartı ile alınacak konutlar için de 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,89 faizli konut kredisi verilecek.

Hesaplamaya göre, 1 milyon TL'lik bir konut için krediden yararlanan yurttaş, aylık 14 bin 277 TL taksit ödeyecek. Aylık kredi taksiti, 2 milyon TL'lik bir konut için ise 28 bin 55 TL olacak. 1 milyon TL'lik ev almak isteyen bir asgari ücretlinin aylık taksiti yedi aylık maaşına karşılık geliyor.

2 liralık belediye ekmeğini alabilmek için saatlerce kuyrukta bekleyen, faturasını ödeyemeyen halka 1 milyon liralık, 2 milyon liralık ev kredisini müjde olarak duymak hakikaten bir dram. Can çekişen hastaya Maldiv adalarında yapılacak tatilden söz etmek gibi bir şey bu.

Bırakın dar gelirliyi, orta sınıfı, iyi bir gelire sahip olanların bile kaçı bu krediyi kullanarak ev alabilir? Şu memlekette 'Ben bu krediyi alıp öderim' diyecek kaç babayiğit çıkar acaba? Böyle bir yiğit varsa da bu, halkın içinden çıkmaz, çıksa çıksa iktidar çevrelerinden çıkar.

Dolayısıyla yapılmak istenen halkın barınma sorununu çözmek değil, konut vaadi üzerinden vatandaşın döviz ve altınını bozdurmasını sağlamak, aynı zamanda yoksullaşmaya bağlı olarak satın alma gücü düştüğü için konut satamayan müteahhitlere cansuyu olmak… Eğer gerçekten de derinleşen barınma krizine çare bulunmak istenseydi, başka türlü müjdeler verilirdi.

İşin bir başka dramatik yanı da azgın fırsatçılık yapılmasıdır. İnsanın en temel haklarından birinin, yani barınma hakkının böylesine spekülatif hareketlerle yok edilmesi gerçekten can sıkıcı. Çünkü, Erdoğan daha kürsüden inmeden, konut fiyatları aldı başını gitti. Satılık ev fiyatları inanılmaz şekilde yükseldi. Rakamlar çok uçuk. İşte bir örnek:

3 Mayıs'ta 980 bin lira olan konut 4 Mayıs'ta 1 milyon 230 bin liraya, 9 Mayıs'ta 1 milyon 380 bin liraya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı paketten sonra ise 1 milyon 480 bin liraya çıkıyor.

Altı günde bir evin satış bedelinin 500 bin lira birden artması, hiçbir inşaat maliyet endeksi ile açıklanamaz.

Bunun adı düpedüz yamyamlıktır, açgözlülüktür.

Böyle bir spekülatif kazanç da dünyanın hiçbir yerinde yoktur.