Dün yayınlanan yazımızda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun il başkanlarına hitap ederken 'Bana bir felsefi derinlik gösterebilirseniz ben bırakın kurultay yapmayı vallahi yarın sabah giderim' sözleri üzerinde durmuş...
Kılıçdaroğlu'nun bu açıdan haklı olduğunu söylerken kendisinin 'felsefi derinliğini' de sorgulamış...
Ve onun Avrupa Sosyalist Enternasyonal başkan yardımcılığına getirildiği toplantıda yaptığı bir konuşmada 'sorunlara doğru çözümler bulmak için Sosyalist Enternasyonal'den daha iyi bir adres olamaz' sözlerini hatırlatmıştık.
***
Burada kısa bir hatırlatma daha yapalım...
Her ne kadar Kılıçdaroğlu, o konuşmasında Sosyalist Enternasyonal'in politikalarını övmüşse de, o örgüt CHP'yi sık sık eleştirmiş, hatta içinden atmayı bile tartışmıştır...
Bunun nedeni ise CHP'nin 'Kemalist' ve 'ulusalcı' bir geçmişe sahip olması, AB'nin dayattığı ulusal çıkarlara karşıt politikalara zaman zaman karşı çıkması ve Avrupa sosyal demokrasisinin genel çizgisine uygun davranmamasıdır.
***
Gerçi, Baykal'ın genel başkanlıktan düşürülmesinden ve 'liberal' çizgiye daha yakın duran Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına geçmesinden sonra CHP-Sosyalist Enternasyonal ilişkileri hızla iyileşmiştir...
Ancak Kılıçdaroğlu'nun Suriye savaşının başlangıcında Esad rejiminin devrilmesi için gösterilen çabalara yeterince destek olmaması nedeniyle ilişkiler yeniden gerilmiştir...
2013 yılında Kılıçdaroğlu'nun Avrupa Parlamentosunda (AP) yaptığı bir konuşmanın ardından Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, Kılıçdaroğlu'na hitaben ' AP Sosyalist Grubu'nun Esad ile ilgili duruşu ve politikası bellidir. Bizim içim Esad eli kanlı bir diktatördür. Bir an önce yönetimi bırakmalıdır.' diyerek Kılıçdaroğlu ile yapılması kararlaştırılmış olan görüşmeyi iptal etmiştir.
***
Sosyalist Enternasyonal ile CHP arasındaki gerilimler bununla da bitmemiş, PKK'nin Suriye kolu PYD'nin Sosyalist Enternasyonal'e alınmasına CHP'nin karşı çıkması nedeniyle ilişkiler yeniden bozulmuştur...
Sonuçta, CHP ne zaman Avrupa emperyalizminin çıkarlarına aykırı bir tutum takınsa, Sosyalist Enternasyonal ona karşı tavır almış ve partiden ulusal köklerini inkar edecek politikalar izlemesini istemiştir...
ABD'nin ve AB'nin muhafazakar çevrelerinin çıkarlarıyla bütünleşen bu tür tavırlar sonunda örgüt öylesine bir itibar kaybına uğramıştır ki 2013 yılında SE'nin kurucularından olan Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), örgütten ayrılacağını açıklamış, İsveç sosyal demokrat partisi de geçtiğimiz günlerde benzer bir karar almıştır.
***
Bütün bunları hatırlattıktan sonra Kılıçdaroğlu'nun 'felsefi derinlik' sözlerine dönelim...
Hiç kuşkusuz Kılıçdaroğlu bu sözleri söylerken rakipleriyle felsefi tartışmalar yapmayı hedeflememektedir...
Onun söylemek istediği kendisinin izlediği politikalara karşı çıkanların sistematik bir program ortaya koyamamasıdır.
***
CHP'nin içindeki muhalefetin Kılıçdaroğlu'na karşı muhalefeti sığ bir söylem içinde yürüttüğü doğrudur...
Muhalefet, sürekli olarak onun seçim başarısızlıklarına atıf yapmakta, ancak bu başarısızlıkların temelinde yatan 'neo-liberal politikalara teslimiyet' esasına dayalı politikalara karşı bir alternatif sunamamaktadır...
Bunda, Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu potansiyeli taşıyan unsurları partiden dışlaması da önemli bir rol oynamaktadır.
***
Kılıçdaroğlu'nun il başkanlarına hitap ederken 'Hepimiz birbirimizi eleştiriyoruz ama iş yapmıyoruz. Mangalda kül bırakmıyoruz ama ortada hiçbir şey yok.' diye yakınması, aslında parti yönetiminin yaratılmasına büyük katkıda bulunduğu 'felsefi derinlik yoksunluğu'nun bir sonucudur... 'Önseçim yaptık ne oldu İstanbul'da? Bilmem kaç bin tane seçmenimiz var. Yarısı ancak sandığa geldi. Yarısının partinin üyesi olduğundan haberi bile yok.' sözleri de içine düşülen kısır çekişmelerin partiyi getirdiği yeri gösteren bir başka olgudur...
CHP, gerçekten silkinmeli, ama bunu yaparken 'Avrupalı sosyal demokratlara benzemeyi' değil, köklerinde yer alan ulusal ve anti-emperyalist çizgiye dönmeyi hedeflemelidir...
Kılıçdaroğlu'nun şikayet ettiği sorunları ortadan kaldırabilecek ve parti tabanını harekete geçirebilecek tek formül budur.