Ligin 10’uncu haftasına kadar zirvede yer alan takımlardan Eyüp, Kocaeli, Bandırma, Bodrum ve Sakarya ile yaptığı mücadeleleri az hasarla atlatarak Play-off grubuna tutunan Gençlerbirliği, denk ve nispeten daha az tehlikeli rakiplerle karşılaşma sürecinin ilk haftasında fırsat tepti.

Boluspor’a karşı genelde şansı tutan Başkent ekibi, bana göre bir puanı da yine şansıyla aldı. Bu maça kadar yaptığı mücadelelerin bazı bölümlerinde oyundan kopmalar yaşayan kırmızı-siyahlılar, Boluspor karşısında bir türlü organize olamadığı gibi ciddi pozisyonlar bulmakta da bir hayli sıkıntı yaşadı. Daha doğrusu yakaladığı az sayıdaki fırsatlarda da bitirici noktalarda bir türlü başarılı olamadı.

Gençlerin bu durumu istatistiklere de yansıdı. Bulduğu 6 şuttan sadece 2’sinde etkili olurken, Boluspor 3’ü isabetli 10 şut çekti. Yine karşılıklı 1’er net pozisyona girilirken, Başkent ekibinin 1 şutu direkten döndü. Gol beklentisi yüzde 0,59 iken, rakibin yüzdesi 0,53 oldu. Konuk takımın futbolcuları rakip ceza sahasında 12 kez topla buluşurken Gençlerde bu sayı 8’de kaldı.

Aslında Gençlerbirliği, aldığı başarılı sonuçlarla sanki rakiplerinin yüreğine korku salmıştı. Bolu ekibi, savunmasında oldukça dikkatliydi. Öncelikle oyun kurgusunu gol atmak değil de yememek üzerinde yoğunlaştırmıştı.

Mücadelenin en tehlikeli pozisyonu 88.dakikada yaşandı… Erdal’ın adrese teslim pasında ceza alanı çizgisi üzerinde buluşan Akabueze’nin kaleye gönderdiği topu kaleci Çağlar mükemmel bir reflekse kurtarmasaydı az kalsın Boluspor’un korktuğu başına gelecekti.

Yine de böyle verimsiz bir oyundan sonra evinde oynamasına rağmen Gençlerbirliği açısından alınan bir puan kar sayılmalı.

Bir konuya daha dikkati çekmekte yarar görüyorum. Başkentin değerleri olan asırlık çınarların idari ve teknik yöneticileri, Türkiye Kupasına çok özel bir ilgi göstermek zorundadırlar. Gerek Ankaragücü gerekse Gençlerbirliği 5’er kez final oynadıkları bu organizasyonda 2’şer kez de şampiyon olarak futbol tarihlerindeki en büyük başarılarını yakalayarak ülkemizi yurtdışında da temsil etme şansını buldular.

Bu yüzden kupa maçları bu değerlerimize gönül verenler için son derece önemlidir… Üstelik bu tür maçların son derece sürprizlere açık olduğu da göz ardı edilmemeli. Hafta içinde Gençlerbirliği’nin Burdur Bölgesel Amatör Liginde oynayan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Spor maçında 2-0’dan 3-2 yenik duruma düşmesine rağmen önce maçı uzatmaya götüren sonra da uzatmalarda attığı goller sonucu 4-3’lük skorla zorlanarak turu geçmesi doğrusu sevenlerini hem üzdü hem de gelecek maçlar için endişelendirdi.

Keçiörengücü’den müthiş geri dönüş

Başkent’in 1.ligdeki bir diğer temsilcisi Keçiörengücü ise ligde çok değişik bir grafik çiziyor. Son haftalarda özellikle kendi sahasında yenilen, deplasmanlarda kazanan Eflatun-beyazlılar, Çorum’da da muhteşem bir geri dönüşe imza attı.

İlk yarıda ev sahibi karşısında 2-0 geriye düşen Keçiörengücü, ikinci yarıda Serhat Gürpınar hocanın yaptığı değişiklikler, hem oyunun hem de maçın gidişatını değiştirdi. 46. Dakikada oyuna giren Mustafapha Camara, 55’te geri dönüşün ateşini yaktı. 2 dakika sonra aynı futbolcu skoru eşitledi. Paniğe kapılan ev sahibi takımın savunmasında verdiği açıkları iyi değerlendiren Başkent ekibi Bardhi’nin penaltı golüyle de 3 puanı almayı bildi.

Keçiörengücü, son haftalardaki toparlanmasıyla o da tıpkı Gençlerbirliği gibi Play-off için umutlarını sürdürmüş oldu.

Eflatun beyazlılar, geri dönüşümü artık alışkanlık haline getirdi. Hafta içindeki Türkiye Ziraat Kupası 3.tur maçında Burhaniye Belediyesi karşısında 2-1 geriye düştükten sonra da yine Camara ile eşitliği yakalamış sonra da geri dönüşümünü 4-2’lik galibiyetle noktalayarak 4.tura yükselmişti.