Hatırlarsınız 2026 yılına ilişkin belediyelerin emlak rayiç bedellerini fahiş tutarda artırması kararını. Çok geniş kesimleri kapsadığı için ciddi bir infial yaratmıştı. Ağırlıklı olarak CHP belediyelerinin olduğu yerlerde 2025 yılı emlak vergilerine göre 40-50 kat artış gelecek. Söz konusu artış kararı bir kanuni düzenleme yapılmazsa ya da vergi mahkemelerince iptal edilmezse kesinleşmiş durumda. Ağustos ayı sonuna kadar vergi mahkemelerine itiraz hakkı vardı. Bu süre de yıl sonuna kadar uzatıldı. Bu arada fahiş artış tutarlarına itiraz edenler oldu. H.K isimli bir yurttaşın yaptığı itiraza mahkeme ilgili belediyeden savunma istedi.

H.K isimli yurttaş “takdir komisyonunca 2026 yılı için takdir olunan emlak vergisine esas arsa metrekare birim değerinin belirlenmesine yönelik takdir komisyonu kararının; hukuka aykırı olduğu, belediyece belirlenen değerin fahiş olduğu, belirlenen değerin eşitlik, ölçülülük ve mali güce göre vergilendirme ilkelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptali ve öncelikle yürütmesinin durdurulması” istemiyle Ankara’nın Çankaya Belediyesine karşı 1. Vergi Mahkemesine dava açtı. Davada mahkeme ara kararını verdi.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’inci maddesinin 2’inci fıkrasına gönderme yapan mahkeme, idari işlemin uygulanmasının telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebileceğine vurgu yaptı.

Bu kapsamda mahkeme ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun “Emlak vergisine ait bedel ve değerlerin tespiti, ilanı ve kesinleşmesi” başlıklı mükerrer 49/c maddesinde, “Danıştay ve vergi mahkemelerinde dava açılması halinde, davalının (Çankaya Belediyesi’nin) 15 gün içinde vereceği tek savunma ile dosya tekemmül etmiş sayılır (eksiksiz hale gelmiş olur). Danıştay ve vergi mahkemelerince bu davalar, dosyanın tekemmül ettiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanır" düzenlemesini de göz önüne aldı.

Mahkeme, davalıya 15 gün süre vererek savunma istedi. Bu nedenle yürütmenin durdurulması istemine ilişkin olarak savunmanın gelmesine kadar yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verdi.

Toplumun çok geniş bir kesimini yakından ilgilendirdiği için kararın bir önce çıkması beklentisi doğal olarak var. Mahkemenin bu kararı da olumsuz olarak nitelendirilmemeli. Davalı tarafın savunmasının gelmesinin ardından kesin kararın verileceği görülüyor.

Dava gereği, 15 gün içinde davalı taraf savunma verecek. “Danıştay ve vergi mahkemelerince bu davalar, dosyanın tekemmül ettiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanır" düzenlemesi kapsamında bu davanın yılsonuna kadar süresinin olacağını belirtelim.

Bu arada iktidarın da TBMM’nin açılmasıyla getireceği bir kanun teklifi hazırlığında olduğunu biliyoruz. Toplumun da böyle fahiş tutarlar içeren düzenlemelerin bir daha önüne gelmeyeceği ümidi içerisinde olduğunu belirtelim.

Sorun belki de mahkemelerin vereceği karara kalmadan kanuni düzenleme ile çözülür.