Milli Görüş geleneği içinde ayrışma yaşayınca yollarını ayıran Tayyip Erdoğan'ın partisinin kuruluş toplantısında çalınan fon müziği ilginçti. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2001 yılında gerçekleştirilen toplantısı için Bilkent Otel gibi lüks bir otel tercih edilmişti. Fonda, Amerika Kıtası'nın Kristof Kolomb tarafından keşfedilmesini anlatan ''1492'' filminin ünlü müziği 'Cennetin Fethi' çalıyordu. Belli ki, 'Milli Görüş gömleğini çıkardıklarının bir alameti olarak' yerli bir ezgiyi tercih etmemişlerdi. Batı dünyası ile bütünleşmeye ne kadar hazır ve istekli olduklarını anlatmaya çalışmışlar ve 'ılımlı İslam' projesine yatkınlıklarını ifade etmek istemişlerdi.
Aslında Amerika'nın keşfinin, yerli halklar için nasıl bir zulüm ve barbarlık tarihi olduğu bilinir ama orası ayrı hikaye…
Türkiye Cumhuriyet'i tarihinde hiçbir iktidara nasip olmayacak uzun bir zaman diliminde tek başına ülkeyi yöneten AKP, 20 yıldır çokça açılım paketi açıkladı. 'Yeni' sözcüğünün sıkça kullanılmasından dolayı artık eskidiği 'yeni', 'yepyeni', 'yepisyeni', 'en yeni' açılım paketleri birbirini izledi, demokratikleşme manifestoları ise gırla… Ama Türkiye, her yeni vaat ilanında eskiyi mumla arar hale geldi. Öyle ki, ironik biçimde vaat edilen ülke ile yaşanan Türkiye arasında aşılmaz farklar oluştu.
Erdoğan, 2001 yılında, Bilkent'te, 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' diyordu. Dediği oldu, hiçbir şey eskisi gibi değil. Kusurlu demokrasimiz vardı, artık demokrasi sözcüğü tümden unutuldu. Laiklik tedavülden kalktı, düşünce ve ifade özgürlüklerinin sınırları alabildiğine daraldı. Ola ki makam arabası bir semt pazarında görüldüğünde istifa etmek zorunda kalan bürokratların yerini, hiçbir şey olmamış gibi arz-ı endam eyleyen ve işi pişkinliğe vuran şahsiyetler aldı. 3Y olarak formüle edilen yasaklar, yolsuzluklar ve yoksullukla mücadele hoş ama boş bir sese dönüştü. Her üç kategoride de Türkiye, dibin dibini gördü. Parti içi demokrasiyi geliştirme sözü verdi, tam tersine AKP, tek adam partisi haline geldi, Türkiye de tek adamın yönettiği ülke oldu.
Şimdi, 20 yıllık iktidarın ardından talihin garip bir cilvesi olsa gerek, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına girilirken 'Türkiye Yüzyılı' sloganı ile hiçbir masraftan kaçınılmayan bir 'vizyon' toplantısı yapıldı. Türkiye Yüzyılı Tanıtım Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, 'birlik, kucaklama, özgürlük, sevgi' kelimelerini kullanarak 'Gelin, 29 Ekim 2023'e kadar Türkiye Yüzyılını konuşalım, tartışalım, tekliflerimizi ortaya koyalım. Demokrasimizi, katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım' çağrısı yaptı ama o çağrının, o salonun dışında hiçbir anlamının olmayacağını AKP de, genel kamuoyu da biliyor. 2001 yılında, AKP'nin katarına dizilmiş şaşkın liberaller bile uyandı artık… Efkar-ı umumiye, anlatılana değil yaşatılana bakıyor ve baktığı pencereden gördükleri de iç karartıcı… Dolayısıyla, konuşmanın analizine girişmek de anlamsız bir çabadan ibaret.
Bir merakla vizyon toplantısının müziğini dinledim. Söz ve beste Yücel Arzen'e ait imiş.
'Doğdu üstümüze nazlı hilali
Doğruya döndürdük biz kalplerimizi
Türkiye Yüzyılı geliyor tam vakti
Yarın Değil Hemen Şimdi!'
Sözlerin içinde bol bol hilal göndermesi var. Hilal bildiğiniz gibi İslamiyeti temsil ediyor. 2001 yılında 'Cennetin Fethi' ile başlayan yolculuğun son durağı olan İslamcı ülke hayali pek güzel anlatılmış…
Nereden nereyeee…