Yargı sopasıyla devleti ve toplumu dizayn etmeye çalışan, canlı yaşamını yer altı ve yerüstündeki her türlü kaynağı yağma ve talana açarak yok eden, insani tüm değerleri anlamsızlaştıran Adalet ve Kalkınma Partisi, 20 yılı geçen iktidarı ile öyle bir bıkkınlık yaratıp öfkeyi öyle büyüttü ki, siyasi tarihimizde örneğine rastlanmayan siyasal birliktelikleri ortaya çıkardı.
CHP'nin siyasi dayanışma ile milletvekili vererek İYİ Parti'nin meclise girmesini sağladığı seçimle birlikte başlayan, sonrasında Deva Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi'nin de katılımıyla genişleyen ittifakın, Ortak Çalışma Mutabakat Metni açıklandı.
AKP iktidarından bir an önce kurtulmak isteyen büyük halk kitleleri, 6'lı masa olarak ifade edilen ve son açıklama ile Millet İttifakı adını alan birliktelik için diken üstünde duruyordu. Çünkü, AKP ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı'nın masayı dağıtma çabaları, zillet ittifakı adlandırmasıyla düşmanlaştırmaları, iktidar yanlısı medyanın gayretkeşlikleri, trol ordusunun dezenformasyonları, devletin tarafgir tutumunun etkisiyle masanın her an dağılabileceği tedirginliği yaşanıyordu. Çünkü, hem halkın beklentileri çok büyüktü hem de birbirine hiç benzemeyen partilerin belli ortak hedefler doğrultusunda uyumlu bir çalışmayı yürüttüğüne dair örnek hafızalarda pek yoktu. Bugüne kadar ittifaklar genellikle ideolojik yönden yakınlıkları bulunan partiler arasında gerçekleştiğinden bir cepheleşme görünümü arz ediyordu. Yani, Türkiye, bilmediği bir tecrübeyi yaşıyordu; dolayısıyla Ortak Mutabakat Metni açıklanıncaya kadar birlikteliği bozacak bir aksiliğin çıkabileceği ihtimali endişesi ve tedirginliği sözkonusu idi.
Ama korkulan olmadı, Türkiye derin bir nefes aldı, otoriter tek adam yönetimine karşı parlamenter sisteme geçme umudu ve iyimserliği arttı.
Böylece, Cumhuriyet tarihinde hiç olmayan bir uzlaşı gerçekleştirildi. Bu deneyim belki biraz Abdülhamit'in 33 yıllık baskıcı yönetimine karşı Anayasa fikrinin geliştirilmesiyle başlayan ve meclisin yeniden açılmasını isteyen farklı etnik, dini ve ideolojik çevrelerin 'Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet' sloganı ve 'Hürriyet, Adalet, Müsavat (Eşitlik), Uhuvvet(Kardeşlik)' talebi etrafında oluşan büyük buluşmasına benzetilebilir. Nitekim bugün de Anayasa tanınmamaktadır ve meclisin de hiçbir işlevi kalmamıştır.
Millet İttifakı'nın 2300 madde ile özetlenen Mutabakat Metni'nin tüm kesimlerin beklentilerine uygun bir içerikte olduğunu iddia etmek güç. Örneğin, toplumun iki ana azınlık grubunu oluşturan Aleviler ve Kürtlerin talepleri kendisine pek yer bulamamış gözüküyor. Yüzlerce sayfalık metinde 'laiklik' sözcüğü bir kez bile anılmadığı gibi zorunlu din derslerinin anti demokratikliğine hiç değinilmemiş; ayrıca İstanbul Sözleşmesi'ne atıf yapılmayıp sadece uluslar arası sözleşmelere uyulacağı vurgulanmış. Bu, ana muhalefet partisi CHP'nin muhafazakarları küstürmeme adına ittifak içindeki sağ partilere teslim olduğu anlamına geliyor. İttifakın, HDP'yi dışarıda tutması, sol ayağının olmaması ise önemli eksikliklerden.
Ama Türkiye öyle bir şekilde dumura uğradı, devletin bütün temelleri yıkıldı ve toplum öyle bir kutuplaştı ki, bütün eksiklere rağmen soluklanmaya ihtiyaç var. Eğitimden sağlığa, hukuk sisteminden ekonomiye kadar her alanda 20 yıllık otoriter anlayışın yarattığı ağır tahribatı giderecek bir yol haritası ve kapının aralanması gerekiyordu. Kutuplaştırmadan medet uman bir iktidar var karşımızda.
Boğulmak üzereyiz ve bize şu ahval ve şeraitte bir nefes lazım.