Önceki yazımızda Altılı Masa'nın açıkladığı Mutabakat Metni'nde dış politika konularının AB ile ilişkilerin tekrar canlandırılması ve NATO'ya katkı sağlanması gibi genel bir söylemle sınırlandığını, Türkiye'nin Suriye ile ilişkileri konusuna değinilmediğini, Ukrayna savaşının yarattığı sorunlar tamamen pas geçildiğini, Yunanistan ile yaşanan Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusundan kaynaklanan sorunlar, diyalog ve müzakere yoluyla uluslararası hukuk çerçevesinde çözülebilecek basit sorunlar olarak değerlendirildiğini söylemiş....

Ve 'Metni okuyanlar, Türkiye'nin dış politikadaki tek sorununun 'Batı'nın demokratik standartlarına uymamak' olduğu izlenimine kapılmaktadır' demiştik...

Yazımızı şöyle sonlandırmıştık: 'DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın, 'Ortak Politikalar Mutabakat Metni' için kullandığı şu ifade, Altılı Masa'nın yalnız ekonomiye değil dış politikaya bakışını da en iyi şekilde özetlemektedir: Avrupa görecek, aferin Türkiye'ye diyecek'!!!

***

Bu yaklaşım Türkiye'nin en büyük talihsizliğidir...

Önümüzdeki seçimler, AKP'nin 20 yılı aşkın süredir devam ettirdiği yönetimin en çok zorlandığı, siyasi baskılar ve ekonomik zorluklardan bıkan halkın bir değişim arayışına girdiği koşullarda yapılacaktır. İlk bakışta her biri tek tek AKP karşısında kaybetmeye mahkum olan altı siyasi partinin bir araya gelmesi ve yetersiz de olsa siyasal demokrasinin genel bir takım ilkelerini savunan bir ittifak oluşturması, geniş halk kitlelerinde demokratik özgürlüklerin sınırlarının genişleyeceği yolunda bir umut yaratmış bulunmaktadır...

Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda en azından ekonomi ve iç siyaset sorunları kadar önem kazanmış bulunan dış politika konusunda bu partilerin savunduğu -ancak açıkça savunmaya cesaret edemedikleri- görüşler, Türkiye'yi NATO'ya ve AB'ye daha sıkı bağlamak, dolayısıyla 'Batı cephesi' ile 'Avrasya Cephesi' arasında her geçen daha da kızışmakta olan küresel çekişmelerin yarattığı bölgesel çatışmaların içine çekmek tehlikesi doğurmaktadır.

***

İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye'nin kuzeyinde yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı Türkiye'nin geleceği açısından en az siyasi ve ekonomik sorunlar kadar büyük bir önem taşımaktadır...

ABD ve onun uzantısı Soros destekli güçler tarafından bir 'renkli darbe' ile başlatılmış bulunan kuzeydeki Rusya-Ukrayna çatışması her geçen gün daha da derinleşmekte ve NATO ile Rusya arasında bir savaşa dönüşme yolunda ilerlemektedir...

Ne var ki bu savaşa nükleer çatışma tehlikesi taşıdığı için şu anda doğrudan katılmayı tehlikeli bulan ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkeler Ukrayna'yı adeta silaha boğarak bu talihsiz ülkenin yok olması pahasına Rusya'yı yıpratma politikası izlemektedir.

***

Batılı devletlerin Ortadoğu'yu egemenlikleri altına almak için açtıkları bir diğer cephe ise güneyimizde on yılı aşkın bir süredir devam eden ve hem Türkiye'yi hem de Suriye'yi ekonomik olarak iflasa sürüklemiş olan Suriye cephesidir...

AKP iktidarı, Arap Baharı adı verilen NATO operasyonu sırasında bu çatışmaya dolaylı da olsa müdahil olma hatasını yapmış, ancak ABD'nin ülkedeki uzantısı olan FETÖ aracılığıyla yarattığı 'uçak düşürme olayı' sonrasında Rusya ile savaşa sürüklendiğini ve bu savaşta -tıpkı Ukrayna'nın bugün içine düştüğü durum gibi- yalnız bırakılacağını görünce 'denge politikası' olarak adlandırılan bir politika izlemeye başlamıştır...

Bu politika, ülkenin NATO'ya ve ABD'ye olan kurumsal bağımlılığını ortadan kaldırmasa da ABD ve İngiltere gibi ülkelerin Türkiye'yi hem Ukrayna'da hem de Suriye'de 'cepheye sürme' çabalarına sekte vurmuş, bunun üzerine NATO desteğiyle 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi tezgahlanmıştır. Bu girişimin de başarısız olması üzerine Pentagon'un desteğini arkasına almış olan Biden daha başkanlık koltuğuna oturmadan ABD'nin Türkiye'de 'demokratik yoldan' bir rejim değişikliği gerçekleştireceğini açıklamıştır. Hiç kuşkusuz bu açıklamanın amacı, Türkiye'ye demokrasi getirmek değil, darbeyle yapılamayanı yapmak, yani Türkiye'yi bölgede süren çatışmalarda kullanmaktır...

Altılı Masa'nın mutabakat metninde tüm bu gelişmeler yok sayılmıştır.

(Devam edecek)