2021 yılı başında Davos'ta toplanacak Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) tek gündem maddesini oluşturacak olan 'Büyük Ayarlama'nın (The Great Reset) amacı nedir?..
Sorunun cevabı, WEF'in kurucusu ve yürütme organının başı Klaus Schwab'ın Temmuz 2020'de the Monthly Barometer dergisinin kurucusu Thierry Malleret ile birlikte kaleme aldığı 'Covid-19: 'Büyük Ayarlama' ('Covid-19: The Great Reset) başlıklı kitapta veriliyor...
WEF ve Schwab, kapitalizmi 'reset' etmeyi, daha açık bir deyişle Amerikan kapitalizmi öncülüğünde II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan 'görkemli' günleri geri getirmeyi planlıyor...
Bunu yapmak için de 'küresel ekonomiye' yön vermekte olan ABD'nin ve onunla birlikte hareket eden Avrupalı gelişmiş kapitalist ülkelerin yöneticilerinin, küresel sistemin 'oyun kurucuları' ile birlikte 'sistemi' reformlar yoluyla tahkim etmeleri gerektiğini savunuyor.
***
Schwab'ın görüşlerini nakletmeden önce bir gerçeği hatırlatalım: 'Reform' konusu, ancak bir sistem çıkmaza girdiğinde gündeme gelir...
ABD önderliğinde oluşan 'küresel sistem' de günümüzde çıkmaza girmiş ve bu çıkmaz Covid-19 kriziyle iyice belirginleşmiştir...
Klaus Schwab, dünyanın efendilerine bu gerçeği hatırlatarak, 'Beyler, artık biraz kendimize çeki düzen vermenin zamanı geldi' demektedir.
***
Schwab tarafından kaleme alınan ve Forum'un toplanacağı 2021 Ocak ayında piyasaya çıkacak olan 'Oyun Kurucu Kapitalizm' (Stakeholder Capitalism) kitabından alınan bazı pasajlar, geçtiğimiz günlerde 'Daha İyi Bir Ekonomi Mümkündür. Ancak Bunu Yapabilmek İçin Kapitalizmin İmajını Yeniden Tasarlamamız Gerekmektedir' uzun başlığıyla Time dergisinde yayınlandı.
Küresel ekonominin 'oyun kurucularının' bir araya geldiği 'Dünya Ekonomik Forumu'nun ve bu forumun 'bir numaralı' yöneticisinin fikirlerinin dünyanın ve ülkemizin geleceği açısından önemi taşıdığı önemi anlatmaya gerek yok. Hele ki, kapitalist sistemin geleceğinin tartışıldığı böylesi bir dönemde...
O nedenle, bu makalenin giriş bölümünden uzun bir alıntı yapacağız...
Schwab anlatıyor:
'Krizin ilk günlerinden bu yana yaşananlar daha parlak bir gelecek konusunda iyimser bir bakış açısına sahip olmayı güç hale getirmiştir... Bir çok insanın şu sorunun cevabını merak etmeye başlaması şaşırtıcı değildir: Hükümetler, iş çevreleri ve diğer etkili oyuncular, bu olaydan sonra davranış tarzlarını daha iyi bir yönde değiştirecekler mi, yoksa her şey alışılmış şekilde mi devam edecek?
İşten çıkarmalar, iflaslar ve krize acil bir cevap olarak yapılan bir çok şey hakkındaki manşetlere bakıldığında, insan bu soruyu kötümser yönde cevaplayabilir. Gerçekten de Covid-19'a ilişkin olumsuz haberler, salgından önce karşımıza çıkan dev ekonomik, çevresel, toplumsal ve siyasal sorunların üzerine eklenmiş bulunmaktadır. Geride bıraktığımız her yılla birlikte bu sorunlar, bir çok insanın doğrudan yaşayarak öğrendiği gibi, hafiflememiş, aksine ağırlaşmıştır. Keza, her ne kadar bunu yapmak için gerekli mekanizmalar elimizin altında olsa da, bu kısır döngüden çıkmanın kolay bir yolu yoktur. Her geçen gün, kendimizin ve gezegenimizin daha sağlıklı olmasını sağlayabilecek yeni teknolojiler geliştiriyoruz. Serbest piyasalar, ticaret ve rekabet öyle büyük zenginlikler yaratıyor ki, kuramsal olarak bu zenginlik herkesin yaşamını daha iyi bir hale getirebilir; tabii eğer bunu yapma iradesi mevcutsa. Ancak maalesef halen içinde yaşadığımız gerçeklik bu değil.
Teknolojik gelişmeler çoğu zaman tekelleşmiş bir ekonomi içinde yer alıyor ve toplumsal gelişmenin yararına olmaktan çok, tek bir şirketin karlarını artırmak için kullanılıyor. 1950'li ve '60'lı yıllarda, Amerikan kapitalizminin altın çağında büyük bir refah yaratmış olan ekonomik sistem, şimdilerde eşitsizlik ve iklim değişikliği yaratıyor. Ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında küresel gelişme ve demokrasimizi mümkün kılan bu sistem, şimdilerde toplumsal uyumsuzluk ve hoşnutsuzluklara katkı yapıyor. İyi niyetle yapılan her şey, istenmeyen olumsuz sonuçlar doğuruyor.'
Bir sonraki yazımızda bu sözleri yorumlayacağız.
(Devam edecek)