Nesimî, 'Enel Hak' dediği için derisi yüzülmüş bir şairimiz, ozanımız. Öyküsünü hemen herkesin bildiğini düşünüyorum, yinelemeyeceğim.
Nesimî, 'Sığmazam' adını taşıyan gazelinde şöyle der:
'Mende sığar iki cahan, men bu cahana sığmazam / Gövher-i lamekan menem, kövnü mekane sığmazam.'
Bugünün diliye söylersek:
'Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam / Yersiz yurtsuz cevher benim, hiçbir mekana sığmazam.'
***
Bu değil mi insan olmanın özeti?
İnsan olarak kendini okumanın, kendini bilmenin özeti…
Yunus da (Emre) bunu söylemedi mi?
Nazım Hikmet de bunu? Turgut Uyar da, Edip Cansever de…
***
Dönersem Nesimî'ye…
Doğduğu yer ve doğduğu tarih kesin olarak bilinmiyor. Rivayetlere göre Tebriz'de doğduğu da söyleniyor, Diyarbakır'da doğduğu da…
14. yüzyılda yaşadığı biliniyor ama… Bir de Hallac-ı Mansûr'u çağrıştıran ifadeleri şiirlerinde kullandığı… Nitekim bu durum, onun derisinin yüzülerek idam edilmesine yol açıyor.
Derisi yüzülüyor yüzülmesine de…
Yüzyıllar sonra yine Tebriz'de (Nesimî'nin doğduğu yer konusundaki rivayetlerin en güçlüsü Tebriz adresidir) bir çocuk dünyaya geliyor…
Adı Javid Fakhim Ghanbarzadeh.
Yeni bir Nesimî sanki…
Yalnızca düşünce olarak değil söze, şiire, şarkıya düşkün…
Bundandır ki Azerbaycan'da (Bakü) konservatuvar eğitimi alıyor.
Alıyor da, doğup büyüdüğü yörenin ezgileri de hep çınlıyor kulağında… Ehl-i Hak alevilerinin söylediği türküler…
'Ne yaparsam, buradan yapacağım!' diyor. Öyle de yapıyor. O alevi ezgilerini cazla buluşturuyor…
Yani, bir başka coğrafyanın ezilmişlerinin çığlığıyla…
Ne mi oluyor?
Yasakla karşılaşıyor…
Ülkesinde siyasi yasaklı oluyor…
Başlıyor sürgün yaşamı…
Nerede?
Türkiye'de…
(Ülkesinde yasaklanmışların yaşadığı, özgürlük kokulu bir ülke olarak düşünmek Türkiye'mizi ne güzel! Sanırım, unutacağımız bir söylence olacak bu da!)
***
Kardeş Türküler Grubu'ndan bildiğimiz, o güzelim sesiyle belleklerimizde olan Feryal Öney'le birlikte gerçekleştirdiği proje, 'Tebriz'den Toros'a' adını taşıyordu...
'Tebriz'den Toros'a'…
Nesimî'den Dadaloğlu'na, Karacaoğlan'a… demekti bu…
Bir de…
Onun doğduğu yer…
Çünkü kopamıyordu doğduğu yerden…
Kim kopar ki?
Konserlerde söylediği türküler bir yana, dayanamayıp arada anlattıklarıyla da ilgi çekti…
Popüler olmasa da, kendince bir dinleyici kitlesi oluşturdu.
En çok da hemşerisi olan, 'Enel Hak' dediği için derisi yüzülen Nesimî'nin türküsüyle kazındı belleklere…
'Mende sığar iki cahan, men bu cahana sığmazam / Gövher-i lamekan menem, kövnü mekane sığmazam.'
Sonrasında yineledi:
'Sığmazam enel- hak!'
***
Nüfus cüzdanında 'Javid Fakhim Ghanbarzadeh' diye yazılı adı.
Biz onu, ön adının okunuşundan yola çıkarak kullandığı 'Cavit' olarak biliyoruz… Cavit Murtezaoğlu olarak…
Türkiye'de, sürgünde yaşıyordu. Günümüzün kabusu korona virüsü onu da aldı aramızdan…
Ama bir insan olma çağrısı bıraktı geriye…
Hallac-ı Mansur'dan, Nesimî'den bu yana yankılanıp duran…
Ve hep yankılanacak olan…