İsmail Mert Başat, 1945 doğumlu bir yazar ve şairimiz. İstanbul'da 'Merhaba!' demiş dünyaya… Ancak, ergenlik ve gençlik yılları Ankara'da geçer. Babasının görevi gereğidir bu başlangıç. Üstelik İstanbul'da, o ünlü Galatasaray Lisesi'nde yatılı öğrenim görebilecekken (Kaydı bile yapılmıştır), annesinin komşuların sözlerinden etkilenmesi, paniklemesidir bu Ankara serüveninin nedeni.
Her seçimle kaybettikleriniz olur. Onun da Galatasaray Lisesi'nde yatılı öğrenci olmamakla kaybettikleri vardır. Yaşamının yönü bambaşka bir yere evrilecekti belki…
Ama, Ankara'da öğrenciliğini sürdürür işte.
***
Asker bir babanın çocuğu olarak henüz 15 yaşında, Ankara'da öğrenciyken 27 Mayıs İhtilali'ne tanık olur.
Sanatla bağı da o yıllarda başlar…
Daha ortaokul ve lisede tiyatro grupları kurar. Desenler çizer. Duvar gazetesi çıkarır.
Ortaokulda öğrenci başkanlığı, lisede Ankara Liseliler Birliği Başkanlığı yapar.
O yıllardan söz ederken, Atatürk Lisesi'nin 'bugünün sıradan prof'larına taş çıkartır sıra-dışı öğretmen kadrosunu' özellikle anar.
27 Mayıs İhtilali ve 1961 Anayasası onun için önemli kilometre taşlarıdır.
Çünkü 'toplumsal gelişimin ve bireyleşmenin önünü tıkayan pek çok engel' kaldırılmıştır o anayasayla… (1971'den bu yana sürekli budanan haklar…)
27 Mayıs'ın onun özel yaşamında unutulmaz bir yeri de ilk yazısının yayımlanmasıdır:
'27 Mayıs, benim yayınlanmış ilk yazımı da getirdi; on beş yaşındaydım; 27 Mayıs'ta ölen teğmen Ali İhsan Korkmaz'ın cenaze törenine katıldım, bir yandan da, Ankara Telgraf adlı akşam gazetesi için, benden istenilen yazıyı hazırladım: 'Dünkü Törende Neler Gördüm?' Rüzgarlı Sokak'ta, yazımın çıkacağı gazeteyi tipo baskı makinesinin başında durarak, fırından çıkacak sıcacık ekmeği bekler gibi, mürekkep ve kağıt kokuları arasında beklemek, unutulur gibi değildi.'
Böyle anlatır o ilk yazı heyecanını…
Sonra ise Mülkiye yılları başlar şairin…
Burada da yaşamının yönünü belirleyecek bir seçim söz konusudur. Tıp okumak istemektedir ama Mülkiye'yi tercih eder.
Öykü ve şiire ağırlık vermek yerine, politik yazılarıyla öne çıkar.
Ankara Sanat Tiyatrosu'nda (AST) tiyatrocu olabilecekken, ekonomist olarak sürdürür sonraki yaşamını.
***
Onun Ankara yılları, söyleşiyi yapan Mahmut Temizyürek'in de uzun mu uzun bir sorusunda belirttiği gibi, 'Ankara'nın her bakımdan en canlı dönemi'ne rastlamıştır. Siyasi açıdan da, edebiyat açısından da, genel olarak sanatlar açısından da…
Ankara'nın kültürün de, sanatın da başkenti olduğu yıllar yani…
Bugün adı anılmayan Rüzgarlı Sokak, basının kalbidir. ODTÜ ve Hacettepe üniversiteleri kurulmuştur. Sanatsevenler Derneği nasıl da aktiftir. Tiyatro, Başat'ın ifadesiyle 'bir daha aynı görkeme hiç kavuşamamış' bir hamle içindedir.
O yılların Ankara'sına dair, Başat'ın şu saptamaları önemli:
'Ankara'da kültür ve sanat alanındaki bu coşkulu ve doğurgan yükseliş, insanların zamanlarını değerlendirme biçiminden, bulunmayı tercih ettiği mekanlara ve insanlara karşı davranış biçimlerine, hatta karşı-cinsle olan ilişkilerine kadar, yaşama biçimlerini de etkileyip, değiştirmekteydi.'
***
Mert Başat'ın Ruhi Su Ödülü Sempozyum Kitabı'ndaki (*) uzun söyleşisini okurken, Ankara'nın 1960'lı, 1970'li yıllarına da bir yolculuk yaptım. Yazıma aldığım ayrıntılar ne ki, söyleşinin beni götürdüğü yolculuğun yanında.
_________________________
(*) Ruhi Su Şiir Ödülü 2017 Sempozyum Kitabı İsmail Mert Başat Şiiri, Yayıma Hazırlayanlar: Mehmet Gözen, Arzu Karadağ, Ses ve İz Yayınları, Birinci Basım: Ekim 2018, İstanbul.