Üniversitelerdeki sorunlar, yıllardır gözler önüne serilse de yükseköğretimle ilgili sorunlar bir türlü çözülemiyor. Türkiye’deki çok sayıda üniversite akademik açıdan yetersiz.Bu duruma fiziki altyapı yetersizlikleri de eklenince yükseköğretimin nasıl tel tel döküldüğüne tanık oluyoruz. AKP iktidarlarında kurulan İstiklal Üniversitesi, Ardahan Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Kayseri Üniversitesi, Trabzon Üniversitesi ve Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin faaliyet raporlarında çok sayıda sorun yaşandığı ortaya çıktı.

Dersliklerin kapasite yetersizliği, fakülte binası bulunmaması , kütüphane olanaklarının yetersizliği, öğrencilere ve personele yönelik sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklerin ve bu etkinliklerin düzenlenebileceği alanların yetersizliği ve laboratuvarlarda donanım yetersizliği.gibi bir dizi sorun faaliyet raporları ile gün yüzüne çıktı.Bir de bunlara nitelikli personel, araç yetersizliği , yemekhane binası eksikliği vb sorunlar da eklenince durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Özellikle bazı akademik birimlerde öğretim üyesi azlığı nedeniyle ders yükünün fazlalığı,mesleki stajların etkin yapılamayışı, araştırma görevlisi kadrolarının yetersizliği,uygulama ve araştırma merkezlerinin yeterli fiziki ve mali alt yapıya sahip olmaması merkez kampüs ve ilçe kampüsleri arasındaki mesafenin uzun olması.gibi nedenlerle aslında üniversite yapısını tam olarak sağlayamıyor.

Üniversite demek öğrenciler için öncelikle barınma demektir . Ne var ki barınma konusu büyük bir sorundur.Öğrencilerin barınma sorunu yeni bir sorun değildir. AKP iktidarı döneminde yurt sorunu çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Son on yılda öğrencilerin yurt talebi ile öğrencilere sağlanan barınma imkânları arasındaki uçurum giderek büyümüştür. Yurt tahsisinden sorumlu olan Yüksek Öğrenim Kredi Yurtlar Kurumu ise yetersizdir. Bu nedenle zorlu bir üniversiteye hazırlık sürecini ve yapboza dönen sınav sistemini aşarak üniversiteye girmeyi başaran öğrencilerin çilesi, üniversiteye yerleştikten sonra da devam etmektedir.

Eğitimin her aşamasının paralı olması ise ayrıca önemli bir yaradır.Parasız Eğitim haktır.Diğer ülkelerdeki gibi eğitim parasız olmalıdır. Üniversite öğrencilerinin parasız eğitim, harç ücretleri gibi kendilerini doğrudan ilgilendiren konularda dahi görüş açıklama ve eylem yapma özgürlükleri ellerinden alınmakta, öğrenciler üniversite içerisinde yapılacak sıradan etkinlikler için izin alırken dahi zorlanmaktadır.

YKS sonuçları açıklandı. Bu yıl da sorunlar yazık ki geçen yıllarda yaşananlardan farklı değil. Öğrencilerin büyük bölümü, bulundukları üniversite ve şehirlerdeki sanat, kültür, eğlence ve genel anlamda sosyal etkinliklerin zayıflığından yakınmaktadır. Gençlerin çoğu, bulundukları çevreyi sosyal yaşantı açısından kuru, renksiz ve sıkıcı olduğundan yakınmaktadır. Üstelik AKP iktidarı döneminde gençler üzerindeki “mahalle” ve çevre baskısı alabildiğine artmıştır. Araştırmalar, gençlerin dörtte birinin kültürel etkinliklere hiç katılamadığını, altıda birinin cafe, pastane gibi yerlere gezmeye gidemediğini, üçte birinin ise en temel ihtiyaçlarını karşılama dışında alışveriş yapma olanağına sahip olamadığını göstermektedir. Daha da çarpıcı olan ise , her dört gençten birinin, arkadaşlarıyla buluşma imkânı dahi bulamadığını söylemesidir.Dahası son birkaç yıldır öğrencilerin kayıt hakkı elde etmesine rağmen ekonomik sebeplerle kayıt dondurması sıklıkla yaşanmaktadır.

Özetle; üniversiteler bilim, kültür ve üretim yuvalarıdır. Üniversitelerden beklenen özgür, eleştirel düşünebilen, yaratıcı, yenilikçi ve üretken bireyler ve erdemli yurttaşlar yetiştirilmesine katkı sunmalarıdır. Çağımızda üniversiteler kültürel, toplumsal ve ekonomik değişimin lokomotifidir. Toplumun geleceğini şekillendiren en önemli kurumların başında üniversiteler gelmektedir. İşte bu nedenle üniversiteler el üstünde tutulmalı, maddi kaynaklardan en üst düzeyde yararlandırılmalıdır.