'Aşı savaşında bilgi kirliliği' adı altında bu köşede yayınladığımız son iki yazıda aşı şirketleri arasındaki rekabetin giderek devletlerin de karıştığı bir savaşa dönüşmekte olduğunu...

Hal böyle olunca da, 'Koronavirüs pandemisine karşı uluslararası işbirliği'nin bir türlü sağlanamamasına şaşmamak gerektiğini söylemiştik...

Son yazımızın yayınlanmasının hemen ardından Milliyet'ten Tunca Bengin, Çin'in Sinovac aşısının Türkiye'deki yasal temsilcisi Keymen İlaç AŞ'nin sahibi Cantürk Alagöz'ün konuyla ilgili açıklamalarını içeren bir haber yaptı. Bu haber, bizi bu konu üzerinde bir kez daha yazmak zorunda bıraktı; çünkü haber, hem önceki iki yazımızı hem de ülkemizi doğrudan ilgilendiriyordu.

***

Haberin giriş bölümünde Sinovac aşısının Türkiye'deki yasal temsilcisi Keymen İlaç AŞ'nin sahibi Cantürk Alagöz, 'Pfizer'in klinik çalışmalarını yapan hocalar(ın) gözleri yemedi, gelip benden Sinovac aşısı alıp yaptırdılar' iddiasında bulunmaktaydı...

Doğru olmak kaydıyla bu haber ilginçti, ama sonuçta 'kişisel bir tercih' söz konusuydu...

Ne var ki, haberin devamında çok daha geniş bir kitleyi ilgilendiren bazı bilgiler yer almaktaydı...

Bu bilgilerin başında aşıların 'koruyuculuk süresi' geliyordu...

Alagöz'ün bu konudaki sözleri şöyleydi:

'Eksik bilgiler veriliyor. Şimdi birinin bir yıl koruduğu da yok, diğerinin üç ay koruduğu da doğru değil. (...) Zaten bir yıllık veri de yok henüz. (...) Normal şartlarda bir adamın burnu kanasa aşı çalışması durdurulur ama dünyada şu anda pandemiden dolayı durdurulmuyor... Bundan üç ay önce bazı bilim insanları aşıdan sonra antikor testi falan yaptırmayın diyorlardı, şimdi aynı kişiler BioNTech daha çok antikor üretiyor diye açıklama yapıyor... Bizim bazı bilim insanları maalesef yanlılar.'

***

Alagöz'ün açıklamalarında yer alan bir diğer konu da ticari rekabetin nasıl devletler arasındaki rekabete tabi hale geldiğiydi...

Alagöz, Avrupa'nın neden BionTech aşısını tercih ettiği sorusunu şöyle yanıtlıyordu:

'İnaktif aşı sadece Çinlilerde var. Pfizer, Moderna AstraZeneca, Johnson&Johnson farklı aşılar. Yani Avrupa istese de şu anda inaktif aşı alacak durumda değil. Ama ondan önce şu da var; biyolojik ürünler pazarı öyle tehlikeli bir pazar ki, öyle siyasi bir pazar ki, bu Avrupa asla ve kata Çin menşeli biyolojik ürünlere izin vermez. Çünkü burada bir savaş var. Virüs bunu da çok net ortaya koydu. Zaten şimdi Çin de Sinovac olmayanları sokmayacağım dedi.'

***

Rekabet hiç kuşkusuz yalnızca 'dış piyasalarda' değil 'iç piyasalarda' da sürüyordu...

Örneğin, Pfizer, çoğu kendi firmasıyla ilişkili olan bilim insanları tarafından yapılan araştırmaları dayanak göstererek ABD'nin gıda ve ilaç konularında en yetkili kurumu olan 'Food and Drug Administration'a (FDA) ABD'de 'üçüncü doz BionTech aşısı uygulaması için izin başvurusunda bulunmuştu...

Pfizer, başvurusunda BionTech'in Delta varyantı karşısındaki etkinliğinin birkaç ay içinde neredeyse yarı yarıya düştüğüne ilişkin bir bilgilendirme metni de sunmuştu.

***

İlginç olan nokta, ABD'de izin alınmadan önce üçüncü aşı uygulamasının İsrail, İngiltere ve Türkiye başta olmak üzere bir çok ülkede başlatılmış olmasıydı...

Sonra daha da ilginç bir gelişme oldu; şirketin güçlendirici üçüncü doz uygulaması için yaptığı izin başvurusu, FDA tarafından reddedildi...

Bu karar Pfizer'ı çok güç bir durumda bıraktı; çünkü firma, Temmuz 2021 itibarıyla dünya çapında 2.1 milyar doz aşı için anlaşma imzalamış durumdaydı ve bu rakamın yıl sonuna kadar 3 milyar doza çıkması bekleniyordu.

***

O nedenle olay burada bitmedi...

FDA Danışma Kurulu, 65 yaş üstü ve risk altındakilerin takviye doz olabilmesini oylamak için geçtiğimiz hafta tekrar bir araya geldi. Kurul'un aldığı yeni kararda 16 yaş üstü tüm nüfusun takviye doz olmasını gerektirecek bir bilimsel verinin henüz bulunmadığı ve bu konu üzerine daha fazla çalışma yürütülmesi gerektiği görüşü tekrarlandı...

Ama hemen ardından Pfizer-BioNTech aşısının üçüncü dozunun, 65 yaş üzeri, kronik hastalığı bulunanlar ve riskli işlerde çalışanlar için onaylandığı ancak üçüncü dozun, ikinci dozdan altı ay sonra yapılmasının tavsiye edildiği belirtildi.

Yani sınırlı bir izinle de olsa, şirketin uluslararası anlaşmaları kurtarıldı...

Ne şiş ne de kebap yandı!