Yeni kabinenin açıklanmasının ardından otobüs durağında karşılaşan iki arkadaşın sohbetinden kulaklara yansıyan diyalog:

-Haberin var mı?

-Neden?

-Ekonomiden sorumlu bakan görevden alınmış…

-Evet. Ben de yeni öğrendim…

-Tebrikleri kabul ediyormuş…

-Yeni Bakan mı?

-Yok canım, eskisi, görevden alınanı...

-Nasıl? Anlamadım…

-Yeni atanan demek istedin herhalde…

-Yok, görevden alınandan söz ediyorum.

-Yanlışın olmasın? Yeni atanan bakandır o.

- Olur mu canım? Tanımam mı?

-Ne bileyim, ‘’tebrikleri kabul ediyor’’ deyince…

-Doğru.. Tebrikleri kabul ediyor. Hem de ağzı kulaklarında…

-Tuhaf… Benim bildiğim yeni bakanın yüzü güler, görevi devreden eski bakanın yüz ifadesine, ne kadar belli etmemeye çalışsa da bir burukluk hakim olur.

-O eskidendi… Ekonomik durumlar s.o.s verince yüz ifadeleri de değişti. Rüyaları süsleyen makam koltukları malum durumlar nedeniyle iğneli fıçıyı andırınca yüz ifadeleri de duruma uydu.

-Tamam, diyelim ki giden kurtuldu, yüzü ondan gülüyor.

Yeni gelenin mütebessim hallerine ne demeli?

-İyi niyet temelli bir umut diyelim… ‘’yeni ekonomik strateji ya tutarsa’’ misali.

-Sence umut var mı?

-Beni boş ver. Önemli olan Bakan’ın umutlu olması.

Nasreddin Hoca misali, ya tutarsa…

Umalım da tutsun…

Tutsun ki, geleceğe dair son umutlar da tükenmesin…  

Haydi hep beraber:

‘’Kemer sıkmaya hazır mıyız?’’

Doğrusunu söylemek gerekirse hiç de hazır değiliz.

Kemer de delik kalmadı…

Son delik de geçen haftaki zam sağanağından sonra tükendi…

Pes etme.

Al eline zımbayı…

Bir delik de sen aç kemere.

Oldu oldu…

Ya olmazsa?

Onu da o zaman düşünürüz.