“Enflasyonu düşüremiyoruz, turizme bel bağladık, ya tutmazsa” başlıklı yazımızda dile getirdiğimiz sıkıntılar, turizm işletmecilerince teyit edilmeye başlandı. Sektör tarafından mayıs ayında Türkiye’nin gereken turist talebine ulaşmadığı ifade ediliyor.
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği, Alanya Turistik İşletmeciler Derneği, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği ve TURSAB gibi işin içerisindeki kesimler Türkiye’nin pahalı ülke olduğu endişesiyle ülkenin 3’üncü lige düştüğü görüşünü dile getiriyor. Sezonunda beklenen hareketin olmadığı, otellerde konaklama süreleri yüzde 10 kısaldığı, doluluk oranlarının da yüzde 5 gerilediği şeklinde tespitler yapılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verileri de turist girişlerinin Mayıs’ta yüzde 1,8 düştüğü yönünde. Düşüşleri fark eden turizm işletmecilerinin yaptığı indirimlerin bile talebi artırmaya yetmediği vurgulanıyor. Çok acı bir tespit ise; Türkiye’nin artık alternatifsiz bir destinasyon olmadığı ve stratejik adımlar atılmazsa 2026’nın da kaybedileceği oldu.
Bu arada TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen kanun teklifinde de turizm sektöründe çalışanların haftada bir gün olan tatil gününün, 10 günün sonunda kullanılması şartı ciddi tartışmalar yarattı. Turizm sektöründe çalışanların ayrıca fazla mesai ücreti de alamaması getiriliyor. Bu durum komisyondaki muhalefet vekillerince sektörün mali sıkıntılarını çalışanlar üzerinden çıkarmak istedikleri şeklinde yorumlandı.
Gelelim, Türkiye’de ekonomik zorluk içerisinde olan geniş yığınların beklentilerine…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayına ilişkin enflasyon oranını açıkladı. Beklentiler haziran ayındaki enflasyon oranının yüzde 1.7’lerde olacağı yönünde idi. Ancak haziran ayında enflasyonun aylık 1.37 olacağı da hiç beklenmiyordu. Yani beklentinin beklentisinin de altında bir rakamı açıkladı. Yüzde 1.7 olsaydı yaraya merhem mi olacaktı?
Memur ve memur emeklileri 2025’in ikinci döneminde maaşlarında yüzde 15,66, SGK ve Bağ-Kur emeklileri ise yüzde 16,67 oranında artış alacak. Tabi rakamlar böyle açıklanınca memur ve memur emeklileri, SGK, Bağ-Kur, tarım emeklileri gibi birçok kesimde hüsrana yol açtı.
Kabaca 20 bin lira maaş alan memur 3 bin 132 lira artışla 23 bin 132 liraya çıkacak. Benzer şekilde 20 bin lira alan SGK emeklisi ise 3 bin 334 lira artışla 23 bin 334 lira maaş alacak.
Ağustos ayında açıklanacak temmuz ayı enflasyon oranının ise yüzde 3,75 gibi oldukça yüksek çıkacağını şimdiden söyleyeyim. Gerekçesi de hazır. Haziran ayında İran ile İsrail arasında yaşanan 12 gün süren savaşın döviz kurlarında ve dolayısıyla da en girdileri artıran önemli unsur olan akaryakıt ürünlerinde yaptığı artış gösterilecek!
Asgari ücretlinin de beklentileri karşılanmayacak. Önümüzdeki 6 ay boyunca da 22 bin 104 lira almaya devam edecek. Bir ara zam yapılmayacak. TÜRK-İŞ’in hesaplamalarına göre dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcama tutarı olan açlık sınırı 26 bin 115 liraya çıkmışken, açlık sınırının altında kalan emekli sayısının da her geçen gün arttığı görülüyor.
Mesela kök aylık olarak da bilinen en düşük emekli aylığı alan sayısı da 300 bin kişi arttı. 3 milyon 716 bin olan kişi 14 bin 469 lira olarak en düşük emekli aylığı alıyordu. Bu ücret TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmekte olan kanun teklifinin 18’inci maddesine eklenen önerge ile yüzde 16,67 oranında artırılacak. Böylece sayıları 4 milyon 11 bin kişi olan en düşük emekli aylığı alanlar 16 bin 681 liraya çıkacak.
TÜİK’in hesaplamalarında ayrıca bekar bir çalışanın ‘yaşam maliyeti’ de aylık 33 bin 586 liraya çıkarken, asgari ücretle arada oluşan 11 bin 482 liralık tutar aynı zamanda asgari ücretin de yüzde 51,9 fazlası haline geldiğini ortaya koydu.
Yani bekar birinin yaşamını idame ettirebilmesi için gıda başta olmak üzere hemen bütün harcamalarını yarı yarıya düşürmesi gerekiyor. Kaba bir hesapla 100 gram tükettiği eti ya da 100 gram tükettiği peynir gibi temel tüketimlerini yarı yarıya düşürmesi gerekiyor.
Peki bir diğer temel gıda ürünü olan yumurtayı ise açlık sınırının altındaki bir bekar gün aşırı yiyerek telafi edecek gibi görünüyor.…