“Ankara’da kiracı, ev sahibini pompalı tüfekle katletti”
“Ev sahibi, fahiş zammı kabul etmeyen kiracısını öldürdü”,
“Kahvehanedeki cinayetin arkasından ev sahibi-kiracı anlaşmazlığı çıktı”,
“Rize'de kiracısıyla anlaşmazlık yaşayan ev sahibi sokak ortasında kiracısını bıçaklayarak öldürdü.”
Kağıthane’de “Fahiş kiralar cinayetle sonuçlandı: İstanbul'da ev sahibi kiracısını öldürdü.”
“Esenler'de Selahattin D. kira nedeniyle tartıştığı ev sahibi Serkan Akçiçek'i bıçaklayarak öldürdü.”
“İstanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesinde ev sahibi ile kiracı arasındaki telefonda başlayan kira artışı tartışması cinayetle sonuçlandı.”
“Mersin'de ev sahibinin hayatını kaybettiği olayda kiracı polis tarafından yakalanarak tutuklandı.
Basit bir google taraması yaptığımda son birkaç ay içinde önüme düşen ev sahibi-kiracı anlaşmazlıklarına dair cinayet haberleri bunlar. Öyle uzun uzun tarama yapmadım, bir çırpıda gözüme ilişenleri sıraladım. İnsanı dehşete düşüren oldukça uzun bir liste, dolayısıyla bir seri cinayet var.
Sadece cinayetler yok tabi. Sindirme yöntemlerinin bulunması konusundaki yaratıcılığımıza “pes” dedirten örneklere de rastladım. Ev sahibine ses bombası atan kiracı da kiracısı eve girmesin diye kapıya yapıştırıcı süren ev sahibi de ülkenin hal-i pür melalini gösteriyor.
Her iki tarafın da birbirini yıldırmak için uyguladığı yöntemler acayip olduğu kadar çok düşündürücü… Çünkü, İstanbul’da sulh hukuk mahkemelerinde açılan davaların yarısından fazlasını ev sahibi kiracı anlaşmazlıkları oluşturuyor.
En çok betonu biz döküyoruz, en çok inşaatı biz yapıyoruz, dağa taşa konut kuleleri dikiyoruz. Dere yatakları bırakmadık, ovaları tükettik, zaten sınırlı olan yeşil alanları yapılaşmaya açtık o da yetmedi, kentsel dönüşüm adı altında mütevazı ölçeklerdeki eski binaları birer birer yıkıp yerine heyula gibi konutlar kondurduk ama gelin görün ki, ev sahipliği oranımız artacağına düşüyor.
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan’ın aktardığına göre, 2012'de her 100 kişiden yaklaşık 61 kişi ev sahibiyken, bu oran 2022'de 57 oluyor. Kimilerine göre 10 milyonu bulan göçmen varlığı, Şubat depreminde Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman’da çok ağır olmak üzere bölgedeki 11 ilin yıkıma uğramasının ortaya çıkardığı ihtiyaç zaten yaşanmakta olan barınma krizini iyice ağırlaştırdı.
Yabancı yatırımcının fabrika açmak yerine gayrimenkul sektörüne girmesi, enflasyon karşısında eriyen paranın değerini ev ya da arsa alarak koruma düşüncesi sorunu daha kronik hale getirecek gibi görünüyor.
Türkiye’de tıpkı ABD’deki evsizler gibi sokakta yaşamaya mecbur kalmış aileler görmeye başladık. Bu mülksüzleşmenin, ev sahibi olamamanın ya da kiralık ev bulamamanın yarattığı bir dizi komplikasyonun ortaya çıkması kaçınılmaz. Yakın vadede bir çözüm de gözükmüyor. Çünkü, hükümetin bula bula ürettiği formül ev sahibi-kiracı anlaşmazlıklarında arabuluculuk sistemini devreye sokmak ve kira artışlarına yüzde 25 gibi sınırlama getirmek.
Yani uyguladığı politikalarla, barınma krizini bizzat yaratan hükümet, her zaman olduğu gibi sorunu iktidar alanından uzaklaştırıp, başka kişi veya kurumlara havale ediyor.
Oysa, barınma sorunu politiktir.
Barınma sorunu politiktir
Kelime ATA
Yorumlar