15. yüzyılda yaşayan Aşıkpaşazade, yazdığı tarih kitabında Anadolu'da 4 zümrenin varlığından söz eder. Bunlar, Gaziyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum'dur. Gaziler, savaşçı sınıfı, Ahiler, zanaatkar sınıfı; Abdallar, dervişleri, Bacılar da kadınlar zümresini temsil etmektedir.

Her ne kadar bazı araştırmacılar, Bacıyan-ı Rum'un gerçekliğine dair şüphelerini dile getirseler de, genel kabul 13. Yüzyıl Anadolu'sunda Kırşehir merkezli bir Bacıyan-ı Rum teşkilatının olduğu yönündedir. Aşıkpaşazade'nin, Hacı Bektaşi Veli'nin manevi desteği ile kurulduğunu yazdığı bu teşkilattan ilk bahseden yine kendisidir ve Aşıkpaşazade de zaten Ahi geleneği içinde yetişmiş bir şahsiyettir. Bu teşkilat, Anadolu'nun ilk kadın örgütlenmesi kabul edilir, hatta dünyada ilk olduğuna dair görüşler de mevcuttur. Çünkü dünyadaki kadın örgütlenmesi, kadın ve çocuk emeğinin ucuz işgücü olarak değerlendirildiği vahşi kapitalizm çağına yani sanayi devrimine tarihlenir.

Bacıyan-ı Rum teşkilatı, bu topraklarda kadınların sosyal hayattaki rolüne dair, güçlü bir referans sayılabilir. 16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Yavuz Sultan Selim ile başlayan koyu dinselleşme yaşanmayıp haremlik-selamlık uygulamalara geçilmeseydi, bugün belki de dünyada kadınların her alanda söz sahibi olabildiği bir geleneği var etmeyi başarabilirdik. Ancak, sular tersine aktı ve Cumhuriyet'e kadar kadın hep erkeğin korumasına muhtaç zayıf bir konumda kaldı. Cumhuriyet'le birlikte kadınlar önemli kazanımlar elde ettiyse de sorunları eksik olmadı yine de.

Son yıllarda Bacıyan-ı Rum'un ruhu dirilmiş gibi gözüküyor. Örneğin, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde kadınlar 'Kadıncık Ana' adıyla kooperatifleşti. Yine bu teşkilata atıfla Polatlı Ticaret Odası öncülüğünde Polatlı Anadolu Bacıları Kadın Kooperatifi kuruldu. Ankara'da Nallıhan Nal-Etik Kooperatifi, Çubuk Moda Kadın Girisimi Üretim ve İşletme Kooperatifi, Akeka Kadın Üretim ve Girişim Kooperatifi ile Zeytindalı Kadın Çevre, Kültür ve İşletme Kooperatifi gibi daha pek çok kadın kooperatifi de var. Beypazarı'ndaki başarılı örnekleri saymıyorum bile…

Kadınların kooperatifleşmesi, Adıyaman'dan İzmir'e, Hatay'dan İstanbul'a kadar Türkiye'nin hemen her yerinde gerçekleşiyor. Trend, 2000'li yıllarda başladı ve ilk kadın kooperatifi 1999 yılında kuruldu. Vergi muafiyetlerinin tanınması ayrıca özel hibe programlarının verilmesinin de etkisiyle sadece son iki yılda kurulanların sayısı 81. Bugün ünvanında 'kadın' ibaresinin olduğu 300 civarında kooperatif var. Bunların belki tamamı aktif olmasa da bu en az yarıya yakını üretiyor, satıyor. Tekstil, hediyelik eşya, geleneksel gıda ürünlerinin üretim ve pazarlamasını gerçekleştiriyorlar; hatta tarımsal kalkınmayı hedeflemiş ve çok başarılı olmuş örnekler de var.

İşgücüne katılım oranının yüzde 30'larda olduğu Türkiye'de –ki Avrupa'da bu oran yüzde 50'nin üzerinde- kooperatifler, hem kadın istihdamının artırılmasında hem de toplumsal konumunun iyileştirilmesi ve cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında etkili bir yöntem kabul ediliyor. Çünkü, kooperatifleşme ile kadınlar, el becerilerini, donanımlarını geliştirirken aynı zamanda bağımsız bir irade sahibi olmayı da öğreniyorlar. Süreç, kendi sloganını da yaratmış durumda.

'Güçlü kadınlar için güçlü kooperatifler'…

Bir sonraki yazıda, bir kooperatif örgütlenmesiyle kadınların özgüvenlerinin nasıl da yükseldiğini gösteren çok başarılı bir örneği sizlere anlatacağım.