Ulusal Kurtuluş Savaşımızın önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışının yüzüncü yıldönümünü kutladık...

Bu olayın tarihi önemini anlatan sayısız yazılı ve görsel anlatıya tanık olduk... Ancak, olayın genellikle kapalı kapılar arkasında çok tartışılmasına karşın yeterince üzerinde durulmayan bir yanı var:

Mustafa Kemal Paşa ile son Osmanlı padişahı Vahdettin arasındaki ilişkinin niteliği ve Paşa'nın nasıl olup da Anadolu'ya tam yetkili ordu müfettişi olarak gidebildiği.

***

Bu konuda birbirine zıt iki iddia söz konusu...

Birincisi, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a Vahdettin'in iradesine rağmen adeta gizlice ve İngiliz takibine karşın gittiği iddiası...

İkincisi (ve daha çok kapalı kapılar ardında dile getirileni) Mustafa Kemal Paşa'nın Padişah Vahdettin tarafından kurtuluş savaşını örgütlemek üzere Anadolu'ya bizzat gönderildiği iddiası.

***

Genellikle Atatürk'e ve ulusal kurtuluş savaşına karşı olan çevreler tarafından dillendirilen ikinci iddianın açıkça dile getirilmekten çok 'fısıltı gazetesi' aracılığıyla yayılmasının nedeni şu:

Bu iddia ulusal kurtuluş savaşının ana hedefi durumundaki İngiltere'nin Vahdettin ile iyi ilişkilerini savaş boyunca korumasını ve savaşın sonunda padişahın İngilizlere sığınmasını açıklayamıyor...

Dahası, ulusal kurtuluş savaşını bir tür 'aldatmaca' veya bir tür 'danışıklı dövüş' haline getiriyor.

***

İddianın dayandırıldığı en önemli 'kanıt', Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat Vahdettin'in 'oluru' ile çok geniş yetkililerle donatılarak Anadolu'ya müfettiş olarak tayin edilmesi...

Gerçekten de olayın arka planı ve iki tarihsel kişilik arasındaki ilişkilerin geçmişi bilinmediği takdirde Mustafa Kemal Paşa gibi bağımsızlık yanlısı düşünceleri bilinen bir kişinin o kadar geniş yetkilerle donatılarak Anadolu'ya 'isyancıları' bastırmak için gönderilmesi olayı insana şaşırtıcı gelebiliyor...

Biz bu yazımızda 'karınca kararınca' konunun bu yanına ışık tutmaya çalışacağız.

***

Olayın başlangıcına gidersek...

Mustafa Kemal Paşa ile Vahdettin'in tanışması, Birinci Dünya Savaşının çok önemli bir kavşağında, henüz Vahdettin'in 'veliaht prens' olduğu bir dönemde yaptığı Almanya gezisi sırasında oluyor...

O dönemde Çanakkale Kahramanı olarak ün yapmış olan Mustafa Kemal Paşa, bu geziye 'ordu temsicisi' olarak katılıyor.

***

Bu görevlendirmenin savaş koşullarında orduya fiilen komuta eden Alman genelkurmayının ve hasta olan padişah Mehmet Reşat'ın yerine yakında tahta çıkacak veliaht prens Vahdettin'in bilgisi dışında olması mümkün değil...

Bu durumda şu sorular akla geliyor:

Birincisi, savaşın en şiddetli döneminde Almanya neden Padişahı değil de 'veliaht prensi' ülkeye davet ediyor ve askeri tesislerin gezilmesini de içeren en üst düzey protokolle ağırlıyor?..

İkincisi, Vahdettin, ülkeyi fiilen yöneten Enver Paşa'nın rakibi olarak değerlendirilen Mustafa Kemal Paşa'yı neden 'maiyetine' alarak onunla ilişki kuruyor?

***

Bu noktada 'filmi' biraz daha geriye sarmak ve cephenin en doğusunda birbiriyle savaşmakta olan İngiltere'nin en önemli müttefiki Rusya ile Almanya'nın en önemli müttefiki Osmanlı saraylarında olup bitenlere bir göz atmak gerekiyor...

Çünkü o dönemde bu iki sarayda İngiltere'yi ve Almanya'yı rahatsız eden bir takım gelişmeler oluyor...

Rusya'da İngiltere'yi rahatsız eden gelişmelerin odağında Çar Nikola üzerinde büyük etkisi olduğu bilinen Alman kökenli Çariçe'nin Almanya yanlısı tutumu; Çariçe'nin sevgilisi ve hasta oğlunun 'şifacısı' papaz Rasputin'in Almanya ile savaşa hemen son verilerek barış yapılmasını savunması; bu tür görüşlerin Rus 'Duma'sında (Meclisinde) giderek daha fazla taraftar bulması gibi olgular yer alıyor...

Bunun sonucunda önce Rasputin, İngiliz Büyükelçiliği'nin planladığı bir suikastla ortadan kaldırılıyor...

Ardından İngiltere, Çar'ın (ve çariçenin) devrilmesine yol açan Şubat Devrimi karşısında 'hayırhah' bir tutum takınıyor ve işbaşına gelen Kerensky Hükümeti döneminde bütün ipleri eline alıyor.

(Devam edecek)