Osmanlı bakiyesi olarak uzun bir özgürlük mücadelesinin sonunda Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti 102 yıllık süre içerisinde ekonomik ve sosyal anlamda kuşkusuz çok büyük ilerleme kaydetti.

Ancak süreç içerisinde çözemediği ve kronikleşen sorunları da var.

Bunların başında gelen Kürt sorunu...

Devletin “Doğu Meselesi” dediği, Doğan Avcıoğlu’nun “Türkiye Düzeni” nde ilk kez “Kürt sorunu” olarak tanımladığı sorun nasıl çözülecek hala tartışılıyor.

Avcıoğlu 1968 de yayınlanan kitabında “Türkiye'de bir Kürt devleti kurmanın hayalcilik ve halkların çıkarlarına aykırı olduğunu” özellikle vurgulayıp ayrıca uluslararası çatışmalara yol açacağını söylüyordu tezinde.

Bu gün yaşananlar ne kadar doğru bir saptama olduğunu gösteriyor.

Avcıoğlu’dan 29 yıl sonra 1989’da dönemin Ana Muhalefet Partisi SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) bölgedeki terör olaylarının sona ermesi ve çözüm önerilerini içeren, başında Doç. Dr. Deniz Baykal’ın olduğu bir komisyon tarafından hazırlanan raporda “Kürt sorunun çözümünü” ele alıp TBMM’de de okudu.

Raporda özetle şöyle deniliyordu:

Kürt kimliğini kabul ederek kendine Kürt kökenliyim diyen yurttaşlara, bu kişiliklerine hayatın her alanında istedikleri gibi ve özgürce belirtme hakkına sahip olmaları olanağı sağlanacaktır.

Bu çerçevede anadil yasağı ile ilgili her türlü yasal düzenleme yürürlükten kaldırılacak, yurttaşların anadillerinde serbestçe konuşabilmeleri, yazabilmeleri, öretebilmeleri, bu dillerde değişik kültür etkinliğinde bulunmaları güvence altına alınacaktır. Anadil yasağının kalkması ile anadillerin yurttaşların yaşamında özgürce kullanılması ve bu dillere yayın yapılması olanağı salanmış olacaktır.

Hiç kuşku yok ki, Türkçe Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili olacak ve eğitim dili olarak kullanılacaktır. Ayrıca Türkçenin tüm yurttaşlara öğretilmesi için gerekli önlemler alınacak ve uygulanacaktır.

Toplumdaki değişik kültür ve dillerin topluma, tarihe ve kültürlere saygı anlayışı içerisinde akademik bir çalışma olarak araştırılması Devlet eliyle düzenlenecek, bu amaçla araştırma birimleri, enstitüleri kurulacaktır.

1980 darbesinde kapatıldığı için ancak 9 Eylül 1992 de toplanan kurultay ile yeniden açılan CHP’nin öncülü olan SHP’nin hazırladığı raporda TBMM’de kurulacak ve Türkiye’deki bütün siyasi partilerin ve STK’ların katılımıyla kurulacak bir komisyonda alınacak karara herkesin saygı duyması isteniyordu.

İlki 1968’de ikincisi 1989’da, 3. 2010’da başlayan sorunun için 4. öneri ilk kez bu kadar çözüme yakın.

Ancak Erdoğan’ın gerçek amacının ne olduğunu herkes biliyor.

Elbette uyuşturucu ve petrol gelirini kaybetmek istemeyen Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da silahlı unsurları bulunan, arkasında ABD ve Batılı emperyalistlerin bulunduğu örgütün amacının net ve açık olmadığı hepimizin malumu.

Çözüm TBMM’dir. Burada kurulacak komisyonda alınacak gerçekçi kararın uygulanması ABD ve İngiltere başta olmak üzere emperyalistlerin Türkiye’ye yönelik kozunu da ellerinden almış olacak.

Yeter ki samimi çözüm odaklı olunsun.