Ankaragücü geçen hafta çok kritik bir galibiyet aldı…

40 günlük zorunlu bir aradan sonra dönüşünü Antalya deplasman galibiyetiyle gerçekleştiren ve taraftarlarına ümit veren Başkent ekibi, doğrusu evindeki ilk maçında üstelik 6 puan değerindeki Ümraniye yenilgisiyle umudu hayal kırıklığına çevirdi. Hatta sonraki mücadelesi istim üzerindeki G. Saray ile üstelik İstanbul'da oynayacak olması endişe yaratmıştı. Ancak sergilediği futbol ve son anlarda kaçırdığı golle bir puandan olması doğrusu kafaları karıştırdı.

Aslında Ümraniye ve Galatasaray maçları büyük benzerlik gösteriyordu. Her iki maçta da erken gol bulmasına rağmen reaksiyon gösteren rakiplerini durdurmada yetersiz kalması sonra da özellikle ikinci yarılarda ortaya koyduğu futbolun karşılığında en azından birer puandan olması büyük şansızlıktı.

Sarı-lacivertlilerin bu durumu, futbolumuzda sık sık gündeme gelen tartışmasını yine akıllara getirdi:

İyi futbol mu yoksa iyi sonuç mu?

Buna verilecek en iyi cevap da korkulu rüya görmek istemeyenler için elbette ki iyi sonuç olur. Hani derler ya 'Hatice'ye değil, neticeye bak' diye… Ankaragücü için de şu anki konumu gereğince Hatice'ye bakmanın hiç mi hiç gereği yok.

Yalnız kafama takılan başka bir şey var, o durum biraz da bizi endişelendiriyor. Sarı-lacivertliler, İstanbulspor karşısında elde ettikleri ilk deplasman galibiyetinden sonra ilginç bir ters ritim tutturdular: 1 ileri 2 geri… Bunun mutlaka en azından 2 ileri 1 geriye dönüştürülmesi gerekmektedir.

Dünya Kupası öncesi gerek sergilediği oyunuyla gerekse son 6 haftada aldıkları sonuçlarıyla (3 G- 2 B- 1 M) tehlikeli bir rakip konumuna bürünen Kayserispor karşısında alınan 3 puan Ankaragücü açısından gerçekten çok çok önemli. Çünkü ilk yarının son maçı ile ikinci devrenin ilk mücadelesini deplasmanda oynanacak… Rakipler de Adana Demirspor ve Konyaspor. İnşallah bu ters ritim sürmez. Gerçi Adana'da hem Belhanda hem de Kevin Rodrigues, Başakşehir maçında gördükleri kartlarla cezalı duruma düştüler… Bir de Samet Akaydın'ın 12 Ocak'ta başlayacak olan ara transferde Fenerbahçe ile anlaşacağı da bizzat hocası Montella tarafından açıklanması da iyi bir haber olarak görünüyor.

Kayseri maçına dönelim… İlginç bir tesadüf ki bu kez erkenden öne geçen konuk takım oldu ve geri dönüşü de gerçekleştiren Ankaragücü oldu.

Oynanan futbol desen, öyle Hatice ile uzaktan yakından alakası yok… Ama bu kez lehine olan '12. Adam'ın desteği sonuna kadar var… Bir de her gol attığında takımına 3 puan kazandıran Ali Sowe gibi uğurlu bir silaha da sahip. İlginçtir, Başkent ekibinin kazandığı 5 maçtaki 8 gol katkısında (5 gol ve 3 asist) da Gambiyalı futbolcunun imzası bulunuyor. Galatasaray karşısında kaçırdığı golle eleştiri oklarına hedef olan Emre Kılınç, sakatlıktan kurtulan her maç üzerine koyan solbek Marlon, gittikçe takıma ısınan Lamine Diack, ilk geldiği günlere dönüş sinyalleri veren Kaptan Tolga Ciğerci ile Kevin Malcuit takımın iyileri arasındaydı.

Nazarlara gelen göbekteki iki isim Uros Radakovic ile Nihad Mujakic eski günlerini yine aratırken Ömer Hocanın neden bir stoper istediğini de anlamış olduk. Oğuz Ceylan ile yollar ayrıldıktan sonra Jese, Macheda, Eren Derdiyok ve Pepe de büyük bir olasılıkla ikinci devrede kadroda olmayacak isimler. Ömer Erdoğan bu yüzden ofansta oynatacağı 3 futbolcu daha istiyor.

Sezon başının transfer hovardası Ankaragücü, bakalım teknik direktörünün istediği futbolcuları transfer edebilecek mi?