Önceki yazımızda AKP'nin 2023 seçimlerine endeksli bir ekonomik program uyguladığını ve uzun vadede getirdiğinden fazlasını götüren yöntemlerle sağladığı kaynakları hem kendisini destekleyen iş çevrelerini ayakta tutmak hem de asgari ücreti, emekli maaşlarını, devlet memurlarını, işçilerinin maaşlarını ve tarımsal desteklemeleri artırmak için kullandığını söylemiştik...
Bunlara bir de sosyal yardımların artırılmasını eklememiz gerekiyor...
Çünkü ülkemizde her 10 kişiden 4'ü sosyal yardım alıyor!
***
Gerçi Türkiye'de sosyal yardım alanların sayısı 2013 yılından bu yana resmi olarak açıklanmıyor...
Ancak Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, geçtiğimiz günlerde 2002-2022 yılları arasında bir karşılaştırma yaparken '2002 yılında sadece 1 milyon haneye sosyal yardım hizmeti verilirken 2021 yılında pandemi yardımları hariç 4,3 milyon aileye sosyal yardım ulaştırıldığı' bilgisini veriyor...
CHP Milletvekili Gürsel Tekin de, bu bilgiden hareketle: ' 4 milyon 300 bin aile ortalama 5 kişiden oluşsa; 21 milyon 500 bin kişi demektir. 85 milyonluk bir ülkede halkın yaklaşık 20 milyonunu yani her dört kişiden birini sosyal yardım ile geçinmek zorunda bırakılmıştır' sonucuna varıyor.
***
Bu konunun seçim sonuçlarını değiştirmede ne ölçüde etkili olabileceğine ilişkin fikrimi söylemeden önce 2007 seçimleri sonrası yaşadığım bir olayı burada aktarmakta yarar görüyorum...
Yıl 2006 Temmuz'un son günleri... Türkiye'nin en önemli fındık merkezlerinden biri olan Ordu'da Ziraat Odaları Birliği tarafından organize edilen bir miting yapılıyor. Mitingin fitilini ateşleyen olay, o dönem Başbakan Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığını yapan uluslararası fındık ticaretinin önemli isimlerinden Cüneyt Zapsu'nun dikte ettiği politikalar sonucu fındık alım fiyatlarının hızlı bir şekilde düşmesi...
Kentin Ziraat Odası Başkanı Onur Şahin'in öncülüğünde yürütülen çalışmalar sonucu Türkiye'nin farklı yörelerinden gelen yüz bin üretici mitingde bir araya geliyor. Zapsu ve Hükümet protesto ediliyor. Miting sonrasında Ordu - Samsun karayolu bir süre göstericiler tarafından trafiğe kapatılıyor. Yolu açmak için müdahale eden göstericilerle polis arasında çatışmalar oluyor.
***
Ben o günlerde Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin basın danışmanlığını yapıyorum...
Ülkenin en deneyimli ve saygın gazetecilerinden Leyla Tavşanoğlu da Cumhuriyet gazetesinde pazar günleri seçtiği bir konukla tam sayfa röportaj yapıyor...
Ordu'daki miting üzerine Leyla Hanım, TZD Genel Başkanı İbrahim Yetkin'i arıyor ve onunla tarım kesiminde yaşanan gelişmelerin yaklaşan 2007 seçimleri üzerindeki muhtemel etkileri konusunda bir röportaj yapmak istediğini söylüyor.
***
Röportaj konusunda hazırlık yapmak için Yetkin'le bir araya geliyor ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde hangi ürünlerin yetiştirildiği ve bu ürünlerin fiyatlarının o yıl nasıl bir seyir izlediğini belirliyoruz...
Karadeniz bölgesine geldiğimizde özellikle fındık fiyatlarının 7 liradan 2 liraya kadar düşmesinin AKP oylarını gerileteceği konusunda birleşiyoruz...
Yetkin de yapılan röportajda AKP'nin özellikle Karadeniz bölgesinden aldığı oylarda bir düşme beklendiğini söylüyor.
***
2007 seçimleri yapılıyor ve Yetkin'in röportajda dile getirdiği tahminlerin tutmadığını görüyoruz...
Örneğin, 2002 seçimlerinde Ordu'da yüzde 41 oy alan AKP, Ordu mitinginin üzerinden bir yıl bile geçmeden Ordu'daki oy oranını yüzde 55'e çıkarmış ve 7 milletvekilliğinden 5'ini almış...
En çok fındık üretilen il olan Giresun'da da benzer bir durum var: AKP'nin, 2002'de yüzde 45 olan oy oranı yüzde 51'e çıkmış.
***
Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Leyla Hanım İbrahim Yetkin'i arayarak, espiriyle karışık 'Sayın Başkan sizi tanıyorum ve tarım alanındaki çalışmalarınızı takdirle izliyorum, ama bir daha sizinle siyasi tahmin yapmayalım' diyor...
İbrahim Bey, bu sözleri bana aktarınca oturup 'Nerede hata yaptık, neden böyle oldu?' diye düşünmeye başlıyoruz...
Sonunda, bizim yaptığımız tahminin 'fazla ekonomist olduğu 'sonucuna varıyor, bu konunun tartışılacağı bir panel düzenlemeye karar veriyoruz.
(Devam edecek)