Dostum İbrahim Pekbay, Cumhuriyet Bayramı'mı kutlamış ve şu notu düşmüş: 'Bugün, korumaya ve yaşatmaya and içtiğimiz laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti niteliklerine sahip Cumhuriyeti, Devletimizin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarınca kurulup bizlere emanet edilişinin 99. yılında yine coşku ile kutlandı. Bundan sonraki tüm zamanlarda da canımız pahasına ve kanımızın son damlasına kadar koruyacak, rejim düşmanlarına asla geçit vermeyeceğiz.' Yürekten katılıyorum. Ben de Cumhuriyet Haftasında doğan biri olarak (82 yaşındayım) aynı azim ve kararlılıkla Cumhuriyettir yolum diyorum.
***
Cumhuriyet'in 1O. Yılı'nda Atatürk şöyle diyordu: 'Az zamanda büyük işler yaptık. Daha az zamanda daha büyük işler yapacağız. Atinin medeniyet ufkundan bir güneş gibi doğacağız. Büyük Türk milleti, medeniyete akıp giden her on yılda bu büyük bayramı daha büyük saadetlerle kutlamanı yürekten dilerim. Ne mutlu Türküm diyene…' Geriye dönüp baktığımızda ne görüyoruz? İlkelerine, devrimine, kalıtına ihanetlerle geçen yıllar. Bitip tükenmek bilmeyen cumhuriyet düşmanlığı Atatürk'e karşı yürütülen maddi/manevi saldırılar ve neredeyse her alanda tam bir teslimiyet içindeyiz.
***
Ben çok şanslı bir çocuktum. Köydeki evimizde bir Zuhal Ilgaz, bir Seyfi Sezer ve amcam okulumuzun öğretmenleriydi.7 yaşımda okuma yazmayı öğrenirken, bir yandan da amcamla (kayıtsız olarak) okula gidiyordum. 1950 Mayıs'ında kasabaya taşındık. 3. sınıfa kaydettiler beni. Bir hafta sonra Demokrat Parti iktidar oldu. CHP adayı yargıç Hulusi Özden: konuşmasında şöyle demişti: 'Bir insan kendi partisine de muhalefet edebilir' sözü kulaklarımdadır hala…
***
Bu Cumhuriyet Bayramını acılar içinde şehitlerimize ağlayarak kutladık, içimiz yanarak. Yine Atatürk'ü andık: 'Felaketlerden ders almak, aklı başında milletleri daha dinç ve azimli hamlelere sevk eder' öğüdünü tutamamanın utancı içindeydi bütün ulus. Değişim, dönüşüm ve gelişim elbette gerekli. Ama bunu bile yüzümüze gözümüze bulaştırmışsak, suçluların telaşını görüp silkinmeliyiz artık.
***
Cumhuriyet'in ve Atatürk'ün her zaman düşmanları vardı hep de olacaktır. Ama Cumhuriyet asla yıkılamayacaktır. Atatürk'ün fani varlığı toprak olsa da Cumhuriyet'in sonsuza kadar yaşayacağından asla kuşkum yok. Yeter ki kurup yaşatanların azim ve gayretini yılmadan üstlenecek kuşakları yetiştirecek irfan ordumuz öğretmenler de yaraşır oldukları yaşam biçimine kavuşturulsun. Atatürk'ün yüceliğini Nutuk'tan, karşıtlarını da 'Atatürk Muhaliflerinden Portreler' adlı kitabından öğrenebiliriz.
***
Büyük Atatürk, Büyük Nutuk'unu sona erdirirken şunları söylemişti: 'Saygıdeğer baylar sizi günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım. Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.'
***
Torunum bana bir Cumhuriyet şiiri göndermiş: 'Atam sen ölmedin/ toprağa gömülmedin/ bil bakalım nerdesin/ minicik kalbimdesin'
Küçük büyük tüm kalplerde yeri olan dünya ülkelerinde okullarına parklara, caddelere adı verilen Atatürk'ümüzü, şehitlerimizi özlemle, minnetle ve saygıyla anıyorum. Cumhuriyet ilelebet payidar olacaktır.