Lise yıllarında edebiyat derslerinde o meşhur şiiri okuyup da etkilenmeyen var mıdır? Daha ergenlik döneminde, iyi ile kötüyü ayırt etmeye çalışırken, dünyayı anlamlandırma arayı- şında iken insan ruhuna ve bilincine çivi gibi çakılır o şiir. O kadar iyi ve kuvvetli bir şiirdir ki sanırsın daha bugün yazılmış. Her devirde okunur, her devirde hislerimize tercüman olur. Türk edebiyatının bayraklaşmış şiirlerinden biridir desek yeridir.

Ünlü şair Tevfik Fikret’in “Yiyin efendiler yiyin” şiirinden bahsediyorum. Nedenleri belli; şu sıra hiç aklımdan çıkmıyor; sürekli dilimde…

Uzun ama buraya iki dörtlüğünü alacağım.

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say

Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,

Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;

Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını

Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini

Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.

Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Seçimlerden sonra AKP ve MHP’lilerden devralınan belediyelerde gördüğümüz lüks, şatafat, görgüsüzlük, son anda yapılan ihaleler, yandaşlar için imzalanan ayrıcalıklı sözleşmeler, kayırmacılık örnekleri Tevfik Fikret’in bu her devirde anlamlı şiirini akla getiriyor. Manisa Belediyesi’ndeki mafyatik örgütlenmelerle mülkiyet gaspları, çok değil 10-15 yıl önce kurulmuş Sancaktepe Belediye binasının başkanlık katındaki ölçüsüz görgüsüzlük ve şatafat hepimize neden yoksullaştığımızı anlatıyor. Sadece Manisa, Sancaktepe, Beyoğlu, Beykoz değil bütün belediyelerde aynı manzarayla karşılaşıyoruz.

Cumhur İttifakı’nın bileşenleri sanki babalarının çiftliğiymiş, bu ülkenin tapusu onlarda imiş gibi memleketin bütün zenginliklerinin üzerine abanmayı doğal hak gibi görmüşler. Sanki hiç ölmeyecekmiş ve dünya durdukça saltanatları sürecekmiş, hiç hesap sorulmayacakmış gibi davranarak o rahatlıkla bütün muslukları kendilerine bağlayıp, tebaa gördüklerine de yönetilebilir bir yoksulluk bırakmışlar.

Tıpkı Tevfik Fikret’in dediği gibi zavallı memleket, vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini verdi ve azgın iştahlılar zümresi ne var ne yoksa çalıp çırptı. Yetmedi, 85 milyon rant uğruna diri diri betona gömüldü.

Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’nın en kötü ülkesi, dünyada ise 28’inci sırada bulunuyor. Öyle ki birçok Afrika ülkesinden daha berbat haldeyiz. TÜİK’in rakamlarında nüfusun yüzde 1’lik kesimi toplam gelirin yüzde 40’ını alıyor. Yani bu düzende zengin daha zengin oluyor, milyonlar ise açlık ve sefalette dibin dibini görüyor. Birileri yedikçe yiyor, kalanlar ona bakıyor. 

Biz bu açlık ve sefalete yol açanların belediye tarafını gördük şimdi. Gözümüze ilk anda çarpanlar bile dudak uçuklatmaya yetti. Merkezi iktidar değişse kim bilir neler neler göreceğiz.