2018 yılına gelindiğinde o sıralar Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Şimşek 7. Uludağ Ekonomi Zirvesinde bir konuşma yaparak kendi hükümetine ekonomide “yağmur ve fırtınanın yaklaştığı” uyarısında bulundu...
2008 krizinden sonra dünyada koşulların değişmekte olduğunu ABD’den başlayan güçlü bir korumacılık eğiliminin hızla yayıldığını belirten Şimşek’in o konuşmasında daha sonra Türkiye’de yaşanacak olayları adeta haber veriyordu:
“Bu dönemde yapısal reformlara ihtiyaç var. Ancak, hem gelişmekte olan ülkelerde hem de gelişmiş ülkelerde yapısal reformlar yavaş bir şekilde devam ediyor. Yatırımlar durağan. Dünya büyük bir borç batağında, dünya toplam borcunun milli gelire oranı yüzde 320’lere ulaştı. Şu an sorun yok ancak faizler yükselirse bu borçların ödenmesi sorun olacaktır. Dünya faizleri sürekli yükseltemez. Bu dönemde kaldıraç oranını azaltmamız gerekiyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde büyük bir borç yükü ile karşı karşıyayız bu da büyümeyi sınırlıyor.”
***
Şimşek, daha sonra dış borçlanmanın özel sektör eliyle gerçekleştirilmiş olmasının yarattığı sorunlara da değinerek,o dönemde borçlanmayı teşvik eden AKP hükümetine eleştiri niteliği taşıyan şu ifadeleri kullandı:
"Sorun reel sektörün döviz borçları. Ne yapacağız? Meşhur ABD Başkanı JF Kennedy'nin lafı var; 'çatıyı güneşliyken tamir etmek lazım.' Şu anda faizler nispeten düşük; ekonomiler büyüyor ama yağmur yağacak. Bunlar için tedbir alıyoruz. Döviz borçlanmaya sınır getireceğiz; KOBİ'lerde yaptık.Büyükler yönetebildiklerini söylüyor ama görüyoruz yönetemiyorlar; tedbir alacağız."
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuşmaya tepkisi çok sert oldu...
AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, isim vermeden Şimşek'i şu sözlerle eleştirdi:
"Bütün bu kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemizin aleyhinde nasıl yayınlar yaptığını, Türkiye'ye küresel sermayenin girmemesi için ne gibi gayretler içerisine girdiklerini biliyorsunuz. Hatta bu oyuna gelip aramızdaki bazı arkadaşların, kusura bakmasınlar, ülkemizdeki ekonomik durumun sıkıntılı olduğuna dair açıklamalar yapacak kadar yanlışın içerisine düştüklerini ve bunu toplantılarda yaptıklarını duymak bizi üzmüştür. Ortada bu denli büyük bir başarı var. Hala bunlar konuşuluyor. Bir insan kendi ayağına kurşun sıkabilir mi? Bu psikolojik üstünlüğü uluslararası camiaya vermesi gereken arkadaşlarım bu tür yanlışı yaparsa bunun affedilir yanı olamaz. Felaket tellalları zaten davul zurna dolaşıyorlar. Onlar yetmiyor mu, bize ne oluyor? Kredi değerlendirme kuruluşlarının not oyunları, ardından döviz üzerinden yürütülen spekülasyonların tavan yaptığı bir dönemde böyle bir netice, umuyoruz herkese ders olmuştur. Döviz kurunu öcü gibi kullanarak milletimizin kafasını karıştırmaya çalışanlara şöyle bir kötü haber vereyim, üzülmesinler. Türkiye 2018 yılında elde edeceği yüksek büyüme oranıyla üzerinde oynanmaya çalışan tüm oyunları bir kez daha bozacak, haberiniz olsun.”
***
Bu sözlerin ardından Şimşek’in istifasını başbakana ilettiği ancak Başbakan Binali Yıldırım’ın Şimşek’in istifasını durdurduğu söylendi...
Ancak yapılacak seçimlerde milletvekili listesine alınmayan yeni kurulan kabinede de kendisine yer verilmeyen Şimşek, sonunda görevini Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’a devrederek siyasetten çekilmek zorunda kaldı...
Şimşek daha sonra uluslararası finans kurumlarında danışman olarak çalışmalarına devam etti.
***
Berat Albayrak dönemi, Şimşek’in ekonomi önerilerinin tam tersinin uygulandığı bir dönem oldu...
Bu dönemde ekonomideki tüm olumsuz gelişmelerden kurlarla oynayan “faiz lobisi” sorumlu tutuldu. Merkez Bankası siyasi otoriteye bağlandı ve enflasyonu düşürmenin yolu olarak faiz indirimleri uygulandı...
Bu uygulamalar sırasında faiz yüzde 24 seviyesinden yüzde 8,25’e kadar çekildi. Bu politika döviz fiyatlarını ve enflasyonu geriye çekme sonucunu doğurmayınca faiz küçük adımlarla yüzde 10,25’e kadar yükseltildi, ama beklenen sonuç elde edilemedi.
(Devam edecek)