O, dünyamıza 1882 – 1971 yılları arasında konuk olmuş bir insan…
Bir kadın…
Belediye kantarcısı “Sarhoş Kadri'' ile Kaya Hanım’ın kızı. Gencecikken, henüz 25 yaşındayken yaşama veda eden Kaya Hanım’ın (Ki, baba onun adını Eda olarak değiştirmiştir), beş çocuğundan üçüncüsü.
Acı dolu bir yaşamdır yeryüzündeki konukluğu…
Acı, doğumuyla başlar sanki…
Beş kardeşten yaşamda kalan bir tek odur.
Dahası, anne gencecikken “Hoşçakalın! Serüveniniz bensiz sürsün!'' deyiverir.
Okula izinsiz gider.
Bunun içindir ki, bir yıl okuduktan sonra koyuluverir kapı önüne…
Üç kez evlenmiştir de…
Onlar da ayrı bir hüzün öyküsü…
İlk evliliğinde terk edilmiştir. Son evliliğinde bilmez ki, gelin gittiği evde üçüncü eştir…
Babası kolera hastalığına yenilir.
Babadan aylık elli kuruş maaş bağlanır ona…
Yoksullukla örülür yaşamı.
Esirgeme Derneği’nde, Şark Eşya Pazarı’nda, Darphane’de çalışır.
Dere kenarlarına gidip ebegümeci toplar. Papatya…
Satar aktarlara… Üç kuruş üç kuruştur diyerek…
Başka nasıl sürecek günlük yaşam?
Kör boğaza iki lokmanın girmesi gerek…
O iki lokma için de para gerek…
O yoksulluk ki, üç oğlundan ikisini koparır alır ondan…
***
Şair ama…
Bugün pek anımsayan olmasa da, unutulmuş olsa da…
Oysa ki, hemen her şair gibi, henüz çok gençken, 14 yaşındayken başlayan bir şiir serüveni var…
Okul serüveni gibi, izinsizdir elbette şiir yazması da…
Zaten şiir izinle yazılmaz ki!
Bir yandan kasnağa bezi gerip oya işlerken kitap da okumuş. Durmadan okumuş. Yetinmemiş okumakla… Yazmış da…
Dergilerde yayımlanan şiirleri bir yana, yayımlanmış iki kitabı var. Bir de yayıma hazır defteri…
Şarkı sözleri de yazmış. İkiyüzelli şarkı sözü var.
Şiirlerini, 14 yaşından itibaren “Malumat ve Terakki'', “Nazikter'', “Kadınlar Dünyası'' gibi dergilerde yayımlamış.
İki şiir kitabı çıkmış:
“Bir Deste Menekşe'' ve “Feryatlarım''.
Tam adı, Yaşar Nezihe Bükülmez.
Yaşamının acılığına, yoksulluğuna inat dercesine, “Bükülmez'' soyadını almış, soyadı yasası çıktığında…
***
Bir zamanların ünlü deyimiyle, “halk çocuğu''…
Yoksul…
Ama yüreğine direnç tohumları ekili…
Duygularını aktarmış şiirlerine.
Eeee…
Yaşadığı dönemin toplumsal hareketlerine de tanık…
Onlar da aynı saf yürekle aktarılmış dizelere…
Bu da “yanlış anlaşılmasına'' yol açmış…
Yaşamöykülerinde böyle deniyor…
Yaşamöykülerinde böyle denmesinin nedeni ise, basılmamış şiirlerini içeren defterler dahil “evrak-ı metrukeleri''ni elinde bulunduran o müthiş arşivci Taha Toros’un “Mazi Cenneti'' adlı kitabında yazdıklarıdır. Toros, onun, şiirlerinin yanlış anlaşılması nedeniyle tutuklandığını söylemiştir.
Ne demekse o “yanlış anlaşılmak''!
Kendisi ise şu tümceyle özetlermiştir yaşamını:
“Hayatım baştan başa facia ile geçti!''
***
Toplumsal olaylara duyarlı, evet…
1923’te mürettipler greve gidince, gazete sahiplerine seslenen bir şiir yazıyor. Yanında yer alıyor grevcilerin. Dizeleriyle destek veriyor onlara…
Yalnızca bu grev değil desteklediği. Tüm grevcilerle birlikte çarpıyor yüreği. Amele Cemiyeti’nin de üyesi zaten…
Ve edebiyatımızda ilk “1 Mayıs'' şiirini yazandır o!
1925’te tutuklanmıştır da, şiirleri, grev destekçiliği ve cemiyet üyeliği nedeniyle…
Akşam Gazetesi’nde yayımlanan bir mektubu da tutuklanma gerekçeleri arasında yer almıştır. Açlıktan şikayettir mektubun içeriği…
Açlıktan…
Tam da, Nâzım Hikmet’in Türk şiirinin dönüm noktası olan şiirini, “Açların Gözbebekleri''ni yazdığı zamanlar işte…
***
Bilir misiniz o şiiri?
Yok yok, “Açların Gözbebekleri''ni demiyorum, “1 Mayıs'' şiirini…
Yaşar Nezihe Hanım’ın 1 Mayıs şiirini?
“Ey işçi… / bugün hür yaşamak hakkı seninken / patronlar o hakkı senin almışlar elinden.''
“sa’yınla edersin de ''tufeyli’leri zengin / kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?''
“rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd; / lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.''
“zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden. / azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.''
“sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün. / bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.''
“Ey işçi… / mayıs birde bu birleşme gününde / bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…''
“baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz; / yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.''
“patron da fakir işçilerin kadrini bilsin / ta’zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin.''
“dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi. / bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.''
“herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay / sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say…''
“birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü. / ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.''
“sayende saadetlere mazhar beşeriyet; / sen olmasan etmezdi teali medeniyet.''
“boynundan esaret bağını parçala, kes, at! / kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.''
***
Yarın 1 Mayıs…
Yaşar Nezihe Hanım’dan bir dize gibi çıkın sokaklara…